Leş bir ortamdayım, canım çok sıkılıyor.
***
Düşüncesiyle eli reflekse karnına gitti. Nasıl kıyacaktı küçücük bir bebeğe, üstelik bu kendi bebeğiyken? Nasıl içinde can bulan, ona tutunan bir bebeğin ölümüne sebep olacaktı?
Yüzünü ellerine bastırırken akan gözyaşlarını umursamadı. Bir süre o şekilde ağladıktan sonra duyduğu seslerle kafasını kaldırdı. Koşarak asansörlere doğru giden doktor ve hemşireleri görünce "Doruk?" dedi.
Hızla oturduğu yerden kalktığında ne dönen başını umursadı ne bulanan midesini ne de yarın yokmuş gibi çarpan kalbini. Nefes nefese koşarak köşeyi döndü.
Asansörün dolu olduğunu görünce beklemek yerine merdivene yöneldi ve tırabzandan destek alarak koşmaya devam etti.
Merdivenden indiğinde köşeyi döndü ve Doruk'un odasına giren doktorları, hemşireleri gördü. Gözlerinden akan yaşlar görüşünü bulanıklaştırırken koşar adım odanın önüne geldi ve camdan içeriyi izlemeye başladı.
Doruk'un kalp atışlarını gösteren makineye kaydı gözleri. Gördüğü düz çizgilerle nefesinin kesildiğini hissetti. Uğruna yaşadığı kalp durmuş muydu? Artık Doruk yok muydu?
Elini önündeki cama vurdu hızla. "DORUK" diye bağırdı sonra. "BENİ DUYUYORSUN BİLİYORUM. HEP DUYDUN, YİNE DUYUYORSUN. AÇ GÖZLERİNİ, NE OLUR AÇ. YALVARIRIM AÇ GÖZLERİNİ. Beni ölüme mahkum etme."
Sona doğru sesi çaresiz bir hal almıştı. Pes etmeden devam etti yüksek sesle. "BAK DAHA BİRLİKTE YAPACAK ÇOK ŞEYİMİZ VAR." Eli karnına gitti söylediği şeyden sonra. "DAHA BEBEĞİMİZİ BÜYÜTECEĞİZ DORUK. YALVARIRIM BIRAKMA BİZİ."
"Beni, bizi, bebeğimizi bırakma. Ne olur dön Doruk."
Doktor yanındaki hemşireye kafasıyla kendisini işaret edip bir şeyler söyledikten sonra hemşire camın önünde durdu ve perdeyi indirdi.
Asiye ağlamaya devam ederken açılan kapıdan aynı hemşire çıktı ve yanına gelip elini koluna koydu. "Gel, oturalım hadi biraz."
Asiye kafasını iki yana sallarken "Sana sakinleştirici bir ilaç vermemi ister misin?" dedi. Asiye onu tekrar reddederken "Hamileyim ben." dedi.
Hemşire "Babası o, değil mi?" deyince kafasını yukarı aşağı sallayarak onayladı onu. Hemşirenin dudaklarını dişlediğini gördü. Kısa bir süre sonra kendisine döndüğünde "Gel tatlım oturalım. Biraz dinlen." dedi.
Asiye cama bir bakış attığında hâlâ perdenin kapalı olduğunu görünce "Ona ne yapıyorlar içeride?" dedi.
Hemşire ona cevap vermeden koluna girip arka taraftaki koltuğa oturttu. "Bak tatlım, az önce gördüğün gibi sevgilinin kalbi durdu. Döndürmeye çalışıyorlar."
Asiye anladığını belirterek kafa sallarken "Senin için yapabileceğim bir şey var mı?" diyen hemşireye "Su," dedi. "Bana su getirebilir misin?"
Hemşire gülümseyerek yerinden kalktıktan sonra o da oturduğu koltuktan kalktı ve camın önüne yürüdü tekrar. Elini cama dayayıp "Doruk" dedi. "Uyanacaksın, değil mi? Beni bırakmayacaksın."
Gözünden yaşlar akmaya devam ederken omzunda hissettiği elle arkasını döndü ve güler yüzüyle ona su uzatan hemşireye baktı. Elini bardağa uzatmak için kaldırmıştı ama yerin ayaklarının altından kaydığını hissetti.
***
Gözlerini açtığında beyaz tavanla bakıştı önce bir süre. Etrafındaki sesler yavaş yavaş netleşmeye başladı sonra. "Kendini çok yormuş, dedi doktor bey. Hamileymiş zaten."Yattığı yerde dirseğinden destek alarak doğrulduğunda konuşanın az önceki hemşire olduğunu gördü. "Doruk?" dedi ona bakarak. Kadın ona anlamadığı belli olan bir yüz ifadesiyle bakınca "Sevgilim?" dedi. "O iyi mi?"
Hemşire yanındaki diğer hemşireye bir bakış atıp ona döndükten sonra suratına bir gülümseme kondurdu ve "Doktoru gerekli açıklamayı yapar." dedi.
Yerinden kalkmaya çalıştığında yataktan uzaklaşamamasına sebep olan serumu gördü. "Bebeğim?" dedi hızla hemşireye dönerek. Eli yine karnına gitmişti bunu sorarken.
Hemşire bu sefer sıcak bir şekilde gülümseyip "İyi, merak etme." dedi. "Serumda sadece besin var. Vücudun yorgun olduğu için taktık."
"Tamam, çıkarın şimdi. Sevgilimi görmem lazım." Hemşireler tekrar bakıştıktan sonra "Şimdi biraz dinlen, kendini iyi hissedince görürsün." dedi.
Kafasını hızla iki yana sallarken "Anlamıyorsun." dedi Asiye. "Ben onu görmeden iyi olamam."
Aklına gelen ihtimalle gözleri dolarken "Ona bir şey mi oldu?" dedi. Hemşire kafasını hafifçe iki yana sallarken "Hayır, hayır. Durumu iyi, merak etme." diye cevap verdi. "Sadece yanına girmene izin vermezler. O yüzden sen burada kal, ben senin için izin almaya çalışacağım."
Asiye rahat bir nefes verdikten sonra gülümseyerek teşekkür etti hemşireye ve kafasını yastığa koydu tekrar. Uyumaya hazırlanırken açılan kapıyla doğruldunda içeri giren doktoru ve onun ardı sıra çıkan iki hemşireyi gördü.
Doktor birkaç adım atıp yatağın önünde durduktan sonra sevecen bir şekilde "Nasılsınız?" diye sordu. Asiye soruyu boş vererek "Sevgilim bu hastanede ameliyat oldu. Durumu hakkında bilgi almak istiyorum." dedi.
Doktor gülümseyip "Hey hey! Önce ben sordum." dedi. "Şimdi tekrar başlayalım. Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?"
"İyiyim."
Verdiği sadece bedensel bir cevaptı. Ruhu can çekişiyordu. "Sıra sizde. Sevgilimin durumu ne?"
"Doktorundan bilgi almaya çalışırım." Aldığı cevap tatmin etmese de kafa salladı Asiye. Doktor "Şimdi biraz dinlenin lütfen." deyip odadan çıktıktan sonra sıkıntıyla elini karnına koydu.
Tekrar ağlamaya başlarken "Özür dilerim." dedi. "Senden vazgeçmeyi düşündüğüm için özür dilerim. Bu aramızda kalsın, babana söylemeyelim. Küser yoksa bize."
Aklına Doruk'un tripli halleri gelince kıkırdadı. Bebeği onu duyuyormuş gibi devam etti. "Çok komik oluyor bana trip atarken. Küsmeye, ayrı kalmaya dayanamıyor. Ama surat asıyor. Sonra benim de yüzüm düşünce yumuşuyor hemen."
Bir iç çekti sonra. "Sence onu ne zaman görebiliriz?"
***Bebek bizimle dostlar 😁
Nasıl buldunuz bölümü?
Doruk iyiymiş (?)
Bu seri beni yoruyor, hemen atıp bitirmek istiyorum. Bölüm diğerlerine göre çok kısa oldu o yüzden akşam belki bir bölüm daha atarım.
Bir an önce eve gidip normal bölümlerden atmak istiyorum. :(
Neyse diğer bölümde görüşmek üzere, sizi seviyorum ♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYAT GİBİ ✓
FanfictionAsDor hayali sahneler 🦋 💛💚 Omzunda hissettiği elle kolu yavaşlasa da durmadı. "Tamam Doruk, yeter." dedi Ömer durgun bir ses tonuyla. Doruk duymazdan gelmeyi tercih edince Ömer, Doruk'un umursamaz tavrına sinirlenerek "Ne yapıyorsun sen? Ha?" ded...