SINIR ""5"" OYYY!! "" 70"" YORUMMMM! (SINIR DOLMADIKÇA BÖLÜM YOK!!!
Bir Ömrün Bitişi...
1 Ay Sonra...
Kuzey Kara;
Gelip geçen ama bir o kadar buruk bir kalp, geçtiğini sandığımız o asırlar, biteceğini sandığımız umutlar, dilimizden düşmeyen o zaman kavramları, imtahanlarımızla sınandığımız o sabırlar. Şimdi söyle her şeye rağmen yaşanılır mıydı...?
Böyle bir bataklığın içindeyken nasıl bir düzen kurulurdu ki? Nasıl her gece yastığa başımızı koyduğumuz da gözlerimizi kapatabilirdik ki? Her yerimiz yara bere içindeyken nasıl yürüyebilirdik? Nefes almak? Mesele o kolay mıydı? Peki aldığımız nefesi vermek acı vermez miydi? Alamadığın nefesi geri nasıl verebilirdin ki zaten. Boğazından geçecek en ufak bir kırıntı yakmazmıydı canını? Bir düğüm gibi düğümlenmez miydi? Acıyan gözlerini kırpsan kanamaz mıydı? Göz yaşların arasına karışmaz mıydı usul, usul süzülen kanlar. Ya dudakların en ufacık söz etsen mühürlemez miydi? Anlatmak istediklerine bir kilit vurmaz mı? Ya o ellerin? Tutmak istesen vermezler mi eline kızgın demiri? Yakmaz mı yüreğini? Hiç biri kalbinden daha çok parçalara ayrılmış değil. Ya burnun? Cennet derken, cehennemi hissettirmez mi? Sızlamaz mı sonra? Ya gülüşün? Çalınmaz mı? Varsa da ezilmez mi ayaklar altında? Ya kalbin? Hançerlerle çektirmez miydiler? Orası yaşamazken nasıl nefesler alabilirsin? Peki ne kaldı geriye? Yaşamak için elimizde ne kaldı? Yine sorarım yaşanılır mıydı böyle...?
Çok şey değişmişti, 1 ay içinde hayatımız bambaşka olmuştu, babam hastaneden çıkmış sapasağlam eskisi gibi ayağa kalkmıştı, ama tek farkla, öncekinden daha sertti, daha duygusuz. Annemle araları yine bozuktu, yine kavgalar ediyordular, onlar kavga sırasında odalarımıza çekiliyor onları başbaşa bırakıyorduk, yemek masamız bile eskisi gibi değildi, daha sessiz, daha huzursuzdu. Kimse tek kelime etmez olmuştu, gerekmedikçe konuşulmuyordu, babamda onu istiyordu, işe gittiği zamanlar annem odasından çıkıyor ağlayarak yemekler yapıyordu, akşamına babam ya öfkeyle geliyordu, ya sessiz, sedasız. Öfkeli olduğu zamanlar annemle kavga etmeyi tercih etmeyip çalışma odasına kapatıyordu kendini, saatlerce de orda vaktini harcıyor bir daha çıkmıyordu. Bazı geceler uyumuyordu, annemin yanına çok nadir gidip yatıyordu, onun dışında hep çalışma odasındaydı.
Ateşli barut gibiydi, hiç kimse dokunamıyordu, dokunsan yanacaktın, gözleri öyle öfkeyle parlıyordu ki ister istemez çekiniyordun, bizim varlığımız yetiyordu ona. Onun dışında konuşmuyorduk, onun dışında her şey aynıydı.
Annemle babamın kavgaları dışında. O başka mevzuydu...
Sadece bu da değil 1 ay boyunca hepimiz dağılmıştık, hiç birimiz birbirinin yüzünü görmüyorduk, bazı geceler Almina benimle birlikte yatıyordu, onun psikolojisi çok başka kötüydü tabii, onu da ben toparlamaya çalışıyordum.
Mert amcamla babam hâlâ konuşmuyordular, her ikisi de öfkeli ve dargındı ikisi de bir adım atmıyordu, Mert amcama sorsan o haklı, babama sorsan o herkesten çok haklı, o yüzden onların da araları tamamen açıktı, babamla konuşmak için Demir amcamla Kerem amcam gelmiş şanslarını denemiştiler ama onlar da başarısız olmuş babamın öfkesinden nasiplenmiştiler...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİ ÇOK SEV (Cefâpîşe Serisi 2)
General FictionÖzüm Sancak; Geçmişinden gelen izler ve bu izlerin hatırlattığı acılar yüzünden bir türlü yüzü gülmeyen bir kız. 24 yaşına gelmiş ama hayattan beklentisi kalmayan, umudu tükenmiş bir kız. Hiçbirşeyin yolunda gitmeyeceğine tamamen inandığı bir zamand...