TANITIM

4.4K 90 91
                                    

Sabah yine berbat bir güne gözlerimi açtığımı bilmek tam bir trajedi.

Her sabah aynı şey.

Uyan, giyin, dışarıya çık, iş ara, bulama ve eve dön.

Eve döndükten sonra da internetten iş ilanlarına bakmaya devam.

Bugünde dün akşam internette gördüğüm bir ilana bakacaktım. Küçük bir lokantada aşçı arıyorlardı.

Altı ay önce gastronomi bölümünü bitirdim. Ama oturduğum muhitten taşınmak istemediğimden yakın bir yerlerden iş bakıyorum.

Ama bunlar aşçı değil resmen hizmetli arıyorlar.

1000 lira maaş ve yemek. Neymiş sigortam olacakmış.

Aç mı gezeyim? Yani eve gelince ne yiyeceğim acaba? Zaten ev kiram 350. Ev arkadaşlarım Leyla, Sabah ve Seda ile oturuyorum.

Üç artı bir evde oturunca kirada yüksek oluyor.

1200 ev kirası, 200'de aidat 1400. Kızlarla aramızda dörde böldük ve 350'si benim. Elektrik su ve doğalgaz faturalarıyla 500'ü buluyor. Yol masrafım, telefon masrafım, üst baş kıyafet...

Nereye yetecek?

Bugün bir görüşmem daha var. İnşallah buradan elim dolu çıkarım.

Annem ve babam ben daha 4 yaşındayken terk etmişler beni. Ne adlarını hatırlıyorum ne de yüzlerini.

Tek hatırladığım...

Neyse.

Bu hatırlamayı istemediğim şey yüzünden günümü mahvedemem.

Yirmi yıldır çektiğim tüm acılar son bulsun bugün Allahım ne olur!

Evden çıkıp ilandaki adrese geldiğimde dış kapıdan içeriye girdim.

Lokanta usulü küçük bir yerdi. İçeriye göz attığımda etrafta pek kimse yoktu. Sadece yemek yiyen altı yedi kişi.

Biraz ilerleyip kasanın olduğu yere gittiğimde muhattap olacağım birilerini bulmuştum.

Daha yaklaşık on dakikalık bir konuşma olmasına rağmen çantamı koluma taktığım gibi hışımla çıktım oradan.

Diplomamı kullanacakmış arkadaşlar. Bunun karşılığında da paramı ödeyeceklermiş.

Adam kullanmak için yer arıyorlar resmen.

Birde beni yiyecekmiş gibi süzmesi yok mu? Ayaküstü soydu beni sanki şerefsiz...

Bugünde iş bulamamanın vermiş olduğu hüsranla yürürken birine çarptım.

"Önüne baksana be!"

"Asıl sen önüne bak! Çattık ya!"

Sinirinden olduğum yerde durup bana çarptığı halde aldırmadan giden adama baktım.

Özür dilemeliydi.

"Hey! Kaba adam! Özür dilerime ne oldu?"

Aniden olduğu yerde durup yavaşça bana çevirdi kafasını.

Takım elbiseli, uzun boylu esmer bir adamdı.

Aşağıdan yukarıya doğru şöyle bir süzdü beni.

Neden ürperdim ki ben?

"Kimseden özür dilemem ben. Şimdi git yoluna benim canımı sıkma!"

Deyip arabasına bindiği gibi gaza basıp gitti.

"Aaa! Küstah! Kaba herif!"

Deyip arkamı döndüm.

Dönmemle birlikte büyük bir restoranın camında bir ilan gördüm.

"AŞÇI ARANIYOR!"

••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••

"Abi, Süleyman sevkiyat yerinde malların olmadığını söyledi. Ne yapayım diyor."

"Muratı aradınız mı?"

"Açmıyormuş abi."

"Demir'e haber ver. Mert'le birlikte Murat'ı bulsun."

"Depoya mı abi?"

"Evet. Bakalım Murat bey malları neresine koymuş??? Bir silkeleyip bakalım değil mi?"

"Tamam abi. Hallediyorum hemen. Peki Süleymana ne diyeyim?"

"Ona restorana gelmesini söyle. Ha, diğerlerini de ara onlarda restorana gelsinler."

"Toplantı mı?"

"Evet! Masa tam olsun. Herkes gelsin Kerem."

"Peki abi."

Sağ kolum olan Kerem odadan çıktıktan sonra telefonumu elime alıp aranması gereken kişiyi aradım.

"Alo!"

"..."

"Murat yapmaması gereken birşey yaptı. Hemde bana. Baran Kara'ya!"

"..."

"Ne mi yaptı? Bugün göndereceği malları teslim almaya Süleyman gitti. Bil bakalım ne oldu?"

"..."

"Aynen öyle. Beni kandırmak, bana kolpa yapmak ne demek çok iyi öğreteceğim ona."

"..."

"Sakin falan olamam ben. Bugün bunu yapana göz yumarsam başkaları neler yapar. Neler konuşurlar.

Ben Kara'yım. Baran Kara! Bana kazık atmak neymiş göstereceğim Murat itine. İbret olsun diye canını alacağım onun."

"..."

"Hayır! Cümle alem duyar bunu o zaman. Yani benden onu bırakmamı isteme.

Ben senin oğlunun Tahir Kara! Asla affetmem!"

Telefonu kapatıp. Ayağa kalktım. Ceketimide giyerek depoya gitmek için restorandan çıkarken birine çarptım.

"Önüne baksana be!"

"Asıl sen önüne bak! Çattık ya!"

Deyip arabama yürürken tekrar o sesi duydum.

"Hey! Kaba adam! Özür dilerime ne oldu?"

Arkama sadece başımı çevirip kıza baktım. Güzel kızdı. Ama bu ondan özür dileyeceğim anlamına gelmiyordu.

"Kimseden özür dilemem ben. Şimdi git yoluna benim canımı sıkma!"

Bir başkaları için özür dileyecek adam değildim.

Çünkü Karayım ben.

Kara...

Karanlığında kendini yok eden adam...

Baran Kara

BENİ ÇOK SEV (Cefâpîşe Serisi 2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin