99. Bölüm

472 7 86
                                    

SINIR ""80"" YORUMMMM!!! ""5"" OYYY!! (SINIR DOLMADIKÇA BÖLÜM YOK!!!)

Yeni Mucizeler & Değişen Hayatlar...

Özüm Kara;

Tutundum sevdana, tutundukça yaşadım seninle, kanat çırptı kalbim sana her sevdalanışımla, esir ettin beni her gülüşünde, kalbimi vereyim dedim bir baktım bir ömür geçmiş seninle...

3 Yıl Sonra...

Durulmuş muydu sahiden? Bitmişmiydi? Boşuna değildi bu ferahlık. Kötünün habercisimiydi? Yoksa bitişin müjdecisi mi? Neyin işaretiydi bu? Hangisi için daha endişe duyulmalıydı? Nereden yıkılmaya başlanılmalıydı? Tam olarak nereden başlayıp çivi gibi çakılmalıydık? Neydi bunun adı? Bir kabulleniş mi? Ya da yıllardır peşimizi bırakmayan korku mu? Bir bahane neden arardı ki insan en kötüyü yaşamak için? Elinde imkanın varken neden karanlığı seçersin? Çok basitti kaderinin sana yaşattığı zorluktan dolayı karanlık çok cazip geliyordu. Zaten kapkaranlık bir dünyaya gözlerini açmış, büyüdükçe de daha çok o karanlığa sürükleniyordun, hepsi bu kadardı. Biz değil kader belirliyordu yaşayacaklarımızı, kederse keder, ferahsa, ferahlık değip atıyordu bir çuval gibi bizi bir kenara, alışmıştı bu kalp böyle acılara, ister uçurumun en uç köşesinden atsın ne önemi var? Düşeceğimiz kadar düşmemişmiydik sahiden? Artık şu saatten sonra pekte acıtmazdı.

Neden böyle olmuştum? Ne istediğimi mi bilmiyordum yoksa? Yok canım o tünelleri geçeli çok zaman olmuştu. Neydi ya beni rahatsız eden bu lanet şey? Kocamda yanımdaydı, çocuklarım da mutluydu. Eee Özüm ne senin canını sıkıyor bu kadar? Bunların hepsini sen başardın neden korkuyorsun bu kadar? Ben bu dünyaya gözlerimi zaten korkarak açmamışmıydım. Fakat bu hissiyat çok bambaşka bir şeydi hiç kimseye tarif edemeyeceğim kadar farklı. Kraplar giriyordu kalbime, bu hissettiğim eksiklikmiydi? Yoksa evladımın özlemimiydi? Elimde o kadar sebeplerim vardı ki tek sıkıntı bunların hiç birini dile dökemiyordum. Bir kez daha yıkılamazdım o güç yoktu, eski Özüm olsaydı belki o kaldırabilirdi, ama şu an ki Özüm en ufacık sancılı acıyı bile kaldıracak hali kalmamıştı.

Titrek iç çektiğim de gözlerimin dolduğunu hissetmiştim, kesinlikle iyi değildim, dokunsalar ağlayacak konumdaydım. Boğazım kurumuş kalbim acıyla kavrulmuştu. Bu kadar acılıyken neden her defasında başıma bunlar geliyordu? Yazık değil miydi bana? Bir kuş kadar canım kalmıştı zaten.

Bir kez daha burukça iç geçirdiğim de saçlarımda gezinen elle irkilmiştim. Başımı kaldırıp ona baktım. Merak ve şüpheyle bakıyordu.

"Baran"

"Güzelim?"

"Ben..."

"Neyin var Özüm'üm? Niye canın sıkkın bu kadar? Sana ne iç çektiriyor? Hasta mı oldun yoksa?"

İç çekişlerimin bile farkındaydı her zaman olduğu gibi.

"Bu sessizlik çok canımı sıkıyor Baran"

Kaşları yine her zamanki gibi çatıldı.

BENİ ÇOK SEV (Cefâpîşe Serisi 2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin