51. Bölüm

251 21 228
                                    


SINIR ""20"" OYYY ""200"" YORUMMM!! (SINIR DOLMADIKÇA BÖLÜM YOK!!)

Yaşlanmış Bir Adam..

1 Hafta Sonra...

Baran Kara;

Bilmediğim daha ne kadar gerçek vardı? Öğreneceğim kaç acı kaldı? Peki ne zaman? Nerede vuracaktı bu gerçekten yüzüme? Çürümüş kalbimi daha ne kadar daha çürüteceklerdi? Daha ne kadar ezeceklerdi?

Her şeye hazırdım! Öğreneceklerime, başıma geleceklere hepsine hazırdım! Ama bunların hepsine daha fazla dayanabilirmiydim? Şu saatten sonra çok zor. Eskiden olsa hemen toparlardım.

Ama şimdi hiç bir şey eskisi gibi değildi! Eskiden olduğu gibi atalatamazdım! Eski halim, gücüm kalmadı! Bir savaşın ortasına düşsem, ilk kaybeden ben olurdum.

Tam 1 hafta olmuştu yaşadıklarımın üzerinden geçeli! Kızımın olduğunu öğrendiğimin üstünden kocaman 1 hafta geçmişti.

Özüm'e hâlâ söyleyememiştim! Ben günden güne çökerken, karımsa bu düşüşümden çok korkuyordu? Ne olduğunu her defasında sorduğunda sırtımı dönüyor konuşmuyordum.

Onun da canını sıkıyordu görüyordum ama konuşursam çok canı acıyacaktı! Bir daha kahrolacaktı.

Her ona gerçeği söylemediğimde daha çok merakı artıyor bazen başımın etini yiyordu. Yine de ağzımı açmazken artık şüphelenmeye, bir şeylerin olduğunu fark etmeye başlamıştı.

Sadece beni bekliyordu, deli gibi merak ediyor, öğrenmek için can atıyordu.

Fakat anlatamıyordum işte ona her şeyi! Bunu nasıl söyleyecektim gerçekten bilmiyorum! Ama ne zaman söylemeye kalkışsam dilim lâl oluyor diyemiyordum! Oysaki ne kadar basitti demi? Bizim bir "kızımız!" Olacaktı demek.

Ah keşke onu üzmeden söyleyebilsem!

Nasıl söylersem söyleyeyim, yine üzülecek, yine ağlayacaktı.

İç çektim acıyla elimin acıması ile elimdeki tebeşirin bittiğini anlamıştım. 1 haftadır dilimden düşmeyen şarkımla çizmiş olduğum resme bakarak mırıldanıyordum.

"Bir küçücük, aslancık varmış, kırlarda ko, ko, koşar oynarmış. Annesi onu çok, çok severmiş, babası onu çok, çok severmiş! Babası onu çok, çok severmiş..."

Bir ninni gibi ağlayarak dökülüyordu sözcükler dudaklarımın arasından. Bu kadar mı acı verirdi bir şarkı insana? Nasıl bu kadar ezilebilirdi sözcüklerin altında?

Ben eziliyordum! Her kelimenin, her cümlenin altında bir fare gibi eziliyordum!

Akan göz yaşım kızımın yüzüne düştüğünde dikkatle sildim yüzünü. Ama ben sildikçe yüzü kayboluyordu! Nasıl kaybolurdu!! Ben daha yeni çizmiştim onu!

Gerçekten delirmiştim! Hiç normal davranmıyordum! Öğrendiklerim beni çok sarsmıştı ve kendi benliğimden alıp atmıştı.

Ama güneşimi zarif bir güzellik kapattığında duraksadım. Fakat yinede başımı kaldırıp bakmadım

Çünkü hâlâ oturduğum taşta silinmiş olan kızımın yüzünü çiziyordum.

"Baran...??"

Bakamazdım yüzüne! O güzel gözlerine eğer bakarsam dayanamaz her şeyi söylerdim. Bana kızardı, ağlardı, perişan olurdu! O yüzden bakmaya yüzüm yoktu.

"Neden yüzüme bakmıyorsun Baran? Yanımda yatmıyorsun, benimle konuşmuyorsun, yemiyor, içmiyorsun!! Ne oldu anlat artık lütfen! Hani sen benden bir şey saklamazdın? Şimdi neden saklıyorsun? Biliyorum söylemediğin bir şey var ve bana anlatamıyorsun.

BENİ ÇOK SEV (Cefâpîşe Serisi 2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin