42. Bölüm

432 31 491
                                    


SINIR ""20"" OYYY!! ""200"" YORUMMM!!(SINIR DOLMADIKÇA BÖLÜM YOK!!)


Kapanmamış olan yaralar...

Gönlüm ne dertlidir, ne de bahtiyar; ne kendisine yar, ne kimseye yar... Bir rüya uğrunda ben diyar diyar, gölgemin peşinden yürür giderim...

Necip Fazıl Kısakürek

Baran Kara;

Benim için huzurlu olan iki renk vardır. Mavi ve beyaz. Mavi sonsuz bir gökyüzü, uçsuz bucaksız parlak bir deniz. Beyaz ise yepyeni başlangıçlar, tertemiz bir sayfa.

Huzur veren ne varsa benim hayatımda hep yoklardı. Ne bir mavim vardı ne de beyazım. Hep siyahtım ben. Soyadım gibi karaydım. Hemde karanlığın dibi.

Denizim siyahtı mesela. Gökyüzüm kara.

İlk önce annemi, sonra babamı en sonda ise karımı kaybetmiştim ama en çok yüreğime dokunan ise evladımı kaybetmiştim. Daha dünyaya gelemeden gitmişti.

Oysaki ne çok istemiştim baba olmayı. Belki kız babası olacaktım, belki de erkek.

Ama Özüm gibi bir kızım olsun çok istemiştim ona benzeyen, lüle lüle saçları gülen yüzüyle bana gülen bir kızım olsun çok istedim.

"Oğlum"

Beni ölümden, korkunç karanlığımda çıkaran babam olmuştu. Başımı çevirmemiş rüzgarın yüzüme delip geçtiğini hissediyordum sadece.

"İyimisin oğlum?"

Yanımda eli omzumdaydı benden konuşmamı istiyordu.

"Değilim artık iyi filan değilim"

"Sabret oğlum sabrın sonu selamettir"

Öfkeyle babama döndüm bu sefer.

"Baba ben dayanamıyorum!! Sabrettik şu zaman kadar da ne oldu? Hiç!! Karımı kaybediyorum ben baba!! Sabır filan kalmadı bende yeter artık!!"

"Kendine gel Baran!!"

"Neden anlamıyorsun beni? Neden sakinleşmem için çabalıyorsun baba!!!?? Karım ölüyor diyorum sana!! Sen gelmişsin kendine gel Baran diyorsun!!"

"Ben mi anlamıyorum seni Baran? Ben mi senin halinden anlamıyorum!!! Seni en iyi anlayan benim!! Bende karımı kaybettim yıllar önce aylardır iyileştiremedim!! Hayata döndüremedim, güldüremedim yüzünü!! Lanet kabuslarından kurtaramadım ben anneni!! Şimdi bana gelmiş beni anlamıyorsun diyorsun!! Aklını topla, kendine gel Baran artık!!!"

Babamın öfkesi yüreğime çarparken saçlarımı karıştırdım.

"Annem gibi güçlü değil baba Özüm. Bunu kaldıracak kadar güçlü değil!! Peki ben nasıl iyileştireceğim karımı? Gel bana bunu söyle? Kaç defa öldü sen biliyorsun ne zorluklarla güldürdüm onu. Şimdi nasıl yapacağım ben? O kadar güçlü değilim baba!! Değilim!!"

Sıkıca bana sarılan babama bende sarıldım kendimi kasmayıp göz yaşlarım akıyor, acıyla ağlıyordum.

Karımın kalbi yarayla kaplıydı çünkü en büyük mucizemizi kaybetmiştik aynı yıllar önce kız kardeşimi kaybettiğim gibi kendi çocuğumu da kaybetmiştim.

Tahirden;

Oğlum çok acı çekiyordu o anki onun acısıyla geçmişe gitmiştim bir anlığına.

Geçmiş...

Süreyya çok önemli bir şey söyleyeceği zaman telefonum çalmıştı önemli bir telefondu açmam lazımdı.

BENİ ÇOK SEV (Cefâpîşe Serisi 2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin