Vuslat...Özüm Kara;
Yine araftaydım, yine bilinmezliklerin arasındaydım. Değişmiyordu hiç bir şey değişmiyordu. Başa dönüp duruyordum. Aynı şeyleri tekrar tekrar yaşıyordum.
Herkes değişirdi, hayatı güzelleşirdi, elbet birgün mutlu olurdu.
Ama biz bir türlü değişemiyorduk, hayatımız güzelleşmiyordu. Her şey olduğu gibiydi.
Kader izin vermiyordu güzelleştirmemize yada hayatımıza giren insanlar.
Mutluluk...
Elbet bir gün herkes mutlu olurdu, oluyordular.
Ama biz olamıyorduk olamamıştık. Mutluluk diye bir şey yoktu bizde. Lugatımızda hiç yoktu.
Aslında bunların hepsi bizim elimizdeydi. İstesek bunların hepsini yaşayabilirdik.
Ama istemiyorduk istemediğimiz içinde yaşayamıyorduk birbirimizi, hayatımızı mahvediyorduk.
İzin vermiyorduk ki yaşayalım.
Sevmiyorduk kaybetmeyi, pes etmeyi.
Büyük bir nedenlerdi bu iki seçenek.
Aynı dünyaların insanları değildik biz. Ben aydınlıkken o karanlıktı.
Ben çok iyiyken, o her şeyden çok kötüydü.
Bu iki zıt kutup insanlar nasıl mutlu olabilirlerdi?
Herkesin bir ruh eşi vardır derler ama benim ruh eşim Baran değildi. Hemde hiç değildi.
Yakışmıyorduk ki biz birbirimize. Ama insanlar çok yakıştırıyordu.
Dışardan sadece bizi mutlu bir çift olarak biliyordular. Ama asıl gerçeği bilmiyordular.
İçi farklı dışı farklı boşuna dememişler sonuçta.
İnsanlara karşı gülerken içimizde kalbimiz buruktu..
Ah bir bilseler benim gibi ağlarmıydılar acaba?
Ama hiç kimse hiç bir şeyi bilmeyecek. Ben yaşayacaktım içimde yaşadıklarımı.
Onların bilmelerine gerek yoktu.
Bahçede sallanan salıncağa oturmuş nefes almaya çalışıyordum.
Baran yanıma gelmemiş odaya kapamıştı kendini. Çalışma odasındaydı biliyordum.
Genellikle bu durumlarda işe veriyordu kendini.
Çalışamıyordu ama çabalıyordu.
Kahvemden bir yudum alıp derin bir nefes aldım.
Telefonum çalmaya başladığında salıncağın üstünden alıp arayana baktım.
Seda arıyordu...
Bir şey mi olmuştu acaba? Aceleyle açtım.
"Seda"
"Özüm"
"Ne oldu? Birine mi bir şey oldu? İyi misiniz?"
"Sakin ol hepimiz iyiyiz kimseye bir şey olmadı. Sana bir şey soracaktım sadece"
Rahat bir nefes almıştım kimseye bir şey olmamıştı.
"Seni dinliyorum"
"Bugün müsait misin? Yanına bir uğrayayım dedim de müsait misin diye aradım"
"Müsaitim tabii gel hemde kızlarla Güneş teyzeyi de al gel"
"Onların biraz işi varmış"
"Ne işi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİ ÇOK SEV (Cefâpîşe Serisi 2)
Narrativa generaleÖzüm Sancak; Geçmişinden gelen izler ve bu izlerin hatırlattığı acılar yüzünden bir türlü yüzü gülmeyen bir kız. 24 yaşına gelmiş ama hayattan beklentisi kalmayan, umudu tükenmiş bir kız. Hiçbirşeyin yolunda gitmeyeceğine tamamen inandığı bir zamand...