43. Bölüm

408 31 445
                                    


SINIR ""25"" OYYY!! ""300"" YORUMMM!! (SINIR DOLMADIKÇA BÖLÜM YOK!!!)

Çaresizlik...

Aslıma karışıp toprak olunca. Çiçek olur mezarımı süslerim. Dağlar yeşil giyer bulutlar ağlar. Gök yüzünde dalgalanır seslerim. Ne zaman toprakla birleşir cismim. Cümle mahluk ile bir olur ismim. Ne hasudum kalır ne de bir hasmım.

Tahir Kara;

Sabırlar çekiyor, dualar ediyordum. Gecenin karanlığında ise boğuluyordum. Geçmek bilmiyordu saatler, günler sıkışıp kalmış sonsuz derinliğe bakıyordum.

Daha ne kadar havayı soluyabilirdim nefes almak için? Kaç defa tekrarlamalıydım? Kimdeydi sorun? Bizde mi? O yüzden mi bunları yaşıyorduk?

Hayır, hayır sorun bizde değildi. Sorun oğlumun düşmanlarındaydı. Onlar yüzünden her defasında düşüyorduk. Bizi en hassas noktamızdan vurmaya çalışıyordular bir intikam uğruna.

Acıyla iç çekip gökyüzüne çevirdim bakışlarımı onlar kadar güzel hayatım olsun ne çok isterdim. Onlar kusursuzdu ama biz kusurluyduk.

Bugün çıkıyorduk hastaneden akşama doğru taburcu olacaktı kızım. Baran yukarı da yaşama mücadelesi verirken bense hastanenin bahçesinde banklardan biri ne oturmuş nefes almaya çalışıyordum.

Başarılı olabiliyormuydum peki? Asla. Ama elimden de başka bir şey gelmiyordu.

Sen yardım et Allah'ım. Gelinime ve oğluma yaşamaları için yardım et. Gözümden düşen göz yaşı ile yüzümü sıvazladım.

"Ahret"

O tanıdık sesle başımı ona çevirdiğimde şaşkınca ağzım aralandı.

"Ahret?"

Yanındaki oğluyla ve geliniyle yanıma gelen Samet'le neye uğradığımı şaşırdım.

"Uzun zaman oldu ha?"

Ben hâlâ konuşamazken yanındaki kız çocuğuna takılmıştı bakışlarım. Yutkundum zorlukla.

Tekrar ona baktığımda başımı salladım.

"Öyle oldu seni gördüğüme şaşırdım"

"Kaç yıl geçti çok normal?"

"Seni buralara getiren ne oldu ahret?"

"İstanbulu çok özlemiştik yurt dışı havası bizi boğduğu için güzelim yurduma gelelim dedik?"

"İyi etmişsiniz. Birine bir şey mi oldu hastane yollarına düştünüz?"

"Torunumun aşısı vardı onu yaptırmaya geldik"

Bakışlarım 4 5 yaşlarında görünen tatlı kızı bulduğunda gülerek masumca bana bakıyordu.

"Geçmiş olsun"

"Hoşbulduk ahret bu ne böyle gördüğüne sevinmedin herhalde?"

"Sevindim tabi ama yorgunluktan işte"

Yanındaki gelinine baktım.

"Nasılsın kızım?"

"İyiyim Tahir amca sen nasılsın?"

Ağzımı açmış cevap verecekken oğlumun sesiyle dudaklarımı birbirine bastırdım.

Kesinlikle şu an burada olmamalıydı. İyi değildi daha kötü olacaktı.

"Baba bunlar kim?"

Onları tanımıyordu çünkü Samet'le birlikte büyümüştük ama onlar bir süre sonra işlerinden dolayı yurt dışına gitmişti Baran ise hiç bir zaman görmemişti.

BENİ ÇOK SEV (Cefâpîşe Serisi 2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin