98. Bölüm

325 8 65
                                    

SINIR ""5"" OYYY!!! ""100"" YORUMMMM!!! (SINIR DOLMADIKÇA BÖLÜM YOK!!!)

Geçmişten Gelen Gerçekler...

Özüm Kara;

Sevdim seni feryatlar eden kalbimle sevdim seni her nefret edişimde, bir çığ gibi düştün şu körpe yüreğime de dönüp gidemedim. Görmezden gelsemde yine kayboldum her defasında göz bebeklerinde, yüreğimlede kavurdum seni yok ettim...

Her titrek alış verişim kalbime acı veriyordu, yaralı olan yüreğime yara açıyordu. Şifası da, derdi de yanımdaydı fakat şifa olamıyordu. Körpe benliğime bir o iyi gelemedi, sevmek mükemmel bir şey değildi, bir o kadar da acı bulunduruyordu o sevdanın içinde. Bir çok kez düşerek yara bere içinde bırakıyordu. Sevda kolay nimet değildi, emek harcaman gerekiyor, düşüp dizlerinin yaralandığı gibi kalbin yara alması gerekiyordu. Avuçlarının toprağı bulduğunda kanamasına neden olan taşlar gibi kanamalıydı gözlerin, parmağına batan iğne gibi acımalıydı canın, düşmeden öğrenemezdin, göz yaşların akmadan anlayamazdın. Asıl sevda da aşkta bu değil miydi? Gülün dikene katlandığı gibi bizde sevdamızın acısı da olsa arkasında durmamız gibi değilmiydi? Ben başka türlüsünü bilmiyorum çünkü, herkes sevda ile aşkı çok karıştırıyordu oysaki ikisi de apayrı dünyalardı, aşk biter ama sevda asla bitmez. Bunun tanımı herkes için farklıdır, çok başka şekilde anlatırlar. Ama benim için sevda da, aşkta buydu yıllardır, satırlara dökerek anlatmamışmıydım zaten bu tanımı, daha fazla söze gerek var mıydı? Artık söyleyecek sözümüz bile tükenmişti.

Gözlerimin nedenini bilmediğim bir şekilde dolmuştu, acı bir gülüş bırakmıştı dudaklarıma. Ne acılar doluydu o gülüşlerin ardında yara bere içinde zor kapanmıştı hepsinin yarası da, izi de. Yorgun argındım ama onlarında şifasını bulmuştum şimdi ise yeni açılan yaralardaydı, yenileri eskisinden de çok ağırdı nasıl kalkacaktım bu yükün altından? Bu sefer ki çok fazlaydı, çok fazla sorumluluktu.

Gözümden süzülen yaş düşeceği zaman hemen sildim yoksa anlayacaktı, açacaktı sevdalandığım gözlerini de beni ilk bakışta anlayacaktı, şu an isteyeceğim en son şey bile değildi bu. Uyurken ne kadar da masumdu, ne kadar uysal bir adamdı. Ama gözlerini açtığı an o masumiyet kalmıyordu onda, tamamen beni yoran bir Baran oluyordu ve ben artık bunun altından kalkacak güçte değildim, bir tek Baran görmüyordu bunu.

Elbette yine almamıştım odaya, şu an misafir odasında uyuyordu bense onun yanı başında onu izliyordum, onu uyurken izlemeyi bile özlemiştim, saçlarını okşadığımda iç çekerek ayağa kalktım odadan sessizce çıktığım da kapıyı kapadım. Mutfağa girdiğim de saçlarımı toplayıp kollarımı sıvadım.

Çocuklarıma kahvaltı hazırlayacaktım, kocamı affetmiş olsaydım onun içinde bir şeyler yapabilirdim ama o da olanlardan yetinirdi. Aç kalıp kalmaması umurumda değildi o aç kalmazdı zaten.

'Gerçekten umurunda değil mi?'

İç sesimin sorusuyla burun kıvırdım.

"İlgilenmiyorum bile! Duygusuz herif belki aç kalırsa aklı başına gelir! Ama öküz olan adamdan nasıl yüksek bir beklentim olabilir ki? Hiç! Keyfi bilir kendi kaybeder, kaybedince de 'Özüm'üm' demesini biliyor suratsız öküz!"

BENİ ÇOK SEV (Cefâpîşe Serisi 2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin