SINIR ""20"" OYYY!! ""300"" YORUMMM!!!(SINIR DOLMADIKÇA BÖLÜM YOK ARTIK!!!)Ölüm Günü...
Süreyya Kara;
Anne olmak...Zor bir şeydi. Çok büyük bir sorumluluktu, belki bir yük gibi çok ağırdı. Ama annelik çok güzel bir şeydi. Bir candan, bir can daha doğması. Akla alınamayacak kadar bir mükemmeliyeti vardı.
Hayata bir daha gelmiş gibi, hiç derdin tasan olmamış gibi huzurlu hissederdin onun o masum bakışlarıyla. Bir gülerdi sana bütün dünya dururdu, onun gülüşünde kaybolurdun. Kokusuyla can bulurdun.
Kahkasıyla huzur bulurdun mutluluk kaynağı olurdu sana. Çünkü o kadar güzeldi anne olmak.
Her güne şükürle kalkmaktı, varlığıyla can bulmaktı. Onun içindi sadece bütün telaşın kendi canını verecek korkusunu yaşamaktı.
Benim için annelik böyleydi fakat onun bir gün ellerinden kayıp gitmesini bilmek, onu hissedememek bir kadını şu dünyada yakıp kavurmak gibiydi. İstersin geri dönsün, elinden tutabileyim koruyabileyim. O şansı istersin bir umut ama hayat sana o şansı vermez.
Acımazdı çünkü neyse onu yaşatırdı bize elimizden en kıymetlimizi alır giderdi bizse sadece arkasından bakakalır yalvarırdık gitme diye.
Hangi anne isterdiki evladını kaybetmek? Ondan koparılmasına nasıl dayanırdı? En kötü anne bile buna dayanamazdı.
Anneydik biz anne!! Evladını kaybetmiş bir anneydik.
Geçmeyecekti, dayanamayacak gibi ölüp yaşamak istemeyecektik ama yaşamak zorunda kalacaktık.
Mecburduk sonuçta....Hayat bizi mecbur bırakıyordu bu acıya alışacaktık.
Yüzümü kapamış sessiz sessiz ağlıyordum. Yüreğim daha fazla dayanmıyordu. Ağır basıyordu kızımın acısı, gelinimin evladını kaybedişi. Dayanamıyordum ama dayanmalıydım. Ailem için, oğlum, gelinim için dayanmam gerekiyordu arkalarında durmam lazımdı onların.
Kapının zil sesiyle azap veren dünyamdan ayrılıp başımı kaldırdım. Ayağa kalkıp kapıya gittiğim kapıyı açıp gelene baktım.
Kızlar gelmişti birde Güneş. Dün gelememişlerdi Baran'la ikisini yalnız bırakmak için bugün dayanamayıp gelmişlerdi.
"Hoşgeldiniz"
"Hoşbulduk da sen iyimisin?"
"Olduğu kadar geçin hadi"
İçeri geçtiklerinde hepimiz salona geçip oturduğumuzda sabırsız olan Sabah'a baktım.
"Süreyya teyze Özüm nasıl? Nerede? Uyuyor mu? O sevimsiz kocası yanında mı? Üzüyor mu hâlâ arkadaşımı?"
Gülerek başımı onaylamazcasına sallıyordum Baran Seda ile aralarını yeni düzelmişti ama şimdiki düşmanı Sabah'tı belli olmuştu.
"Kızım susssana öyle şey denilir mi? Ayıp!! Biz ne için geldik senin dediğine bak!!"
Kızına kızan Güneş'e baktım göz ucuyla Sabah'a baktığımda omuz silkiyordu.
"Hak ona beni tehdit etti adam resmen ya!! Beni!! Sabah'ı!! Dua etsin arkadaşımın hatrına susuyorum!!"
"Sabah dedim!!!"
Annesini takmayıp bana döndü.
"Kusura bakma hiç Süreyya teyze oğlun artık düşmanım haberin olsun"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİ ÇOK SEV (Cefâpîşe Serisi 2)
General FictionÖzüm Sancak; Geçmişinden gelen izler ve bu izlerin hatırlattığı acılar yüzünden bir türlü yüzü gülmeyen bir kız. 24 yaşına gelmiş ama hayattan beklentisi kalmayan, umudu tükenmiş bir kız. Hiçbirşeyin yolunda gitmeyeceğine tamamen inandığı bir zamand...