İstediniz, geldi. Yorumları eksik etmeyiniz lütfen. İyi okumalar :)
Karaca gözlerini kırpıştırıp etrafına bakındı. Başı deliler gibi ağrıyordu, o kadar soğuktan sonra bu oldukça normaldi. Neden uyandığını anlamaya çalışırken iki şey aynı anda oldu. Karaca kendi belinde duran Azer'in elini gördü ve dışarıdan kendisine seslenildiğini duydu. İşin garip yanı, ne kadar hayal meyal hatırlasa da, üstünde yalnızca iç çamaşırlarının olduğunu hatırlıyordu. Ama şimdi üzerinde dün gece Azer'in çıkarttığı kazağı vardı. Bacakları hala çıplaktı, bunu tenine sürtünen tulumun kumaşından anlamıştı. O uyurken Azer giydirmiş olmalıydı, zaten Karaca kafasını çevirip ona baktığında giyinik olduğunu görmüştü. Dün geceki gibi Karaca'ya sarılmıyordu ama yine de çadırın küçüklüğünden yan yana uyuyorlardı.
Karaca isminin tekrar seslenildiğini duyunca irkilip hızla Azer'i dürttü. Azer suratını buruşturup gözlerini açmadan konuştu.
"Ne?" dedi ters bir şekilde. Karaca hızlıca nefes alıp verirken diklenmek için hamle yaptı ancak Azer çadırdan çıkana kadar pantolonunu geri giyemezdi. Dün gece zorunluluktan olmuştu olanlar. Ama şu anda Azer'in kendisini yarı çıplak görmesine müsaade edecek hali yoktu.
"Duymuyor musun seslerini-"
Karaca'nın cümlesi yarıda kaldı, çünkü çadırın fermuarı dışarıdan açılmıştı. Pelin şaşkın bir ifadeyle yüzüne bakarken, arkasındaki Yaren ve Arda'nın da şokla onlara baktıklarını görünce içinden küfür etti Karaca.
"Siz... Ne yapıyorsunuz burada?" dedi Pelin titreyen sesiyle. Karaca verecek bir yanıt ararken, arka tarafta duran ve ikisine sırıtarak bakan Arda yanıtladı soruyu.
"Bence baya belli ne yaptıkları." demesiyle Azer anında oturur pozisyona geldi. Bütün vücudunun gerildiğini anlamıştı Karaca.
"Saçma sapan konuşma." dedi Karaca'dan da hızlı davranarak. Karaca elleriyle dağınık saçlarını arkaya atıp Pelin'e baktı.
"Ben dün gece hipotermi geçiriyordum Pelin. Azer bana yardımcı oldu sadece." dedi sakin bir şekilde açıklama yapmaya çalışarak. Bir anda kendini içinde bulduğu durumdan nefret ediyordu. Yalnızca bir yanlış anlaşılmadan bile ibaret değildi, çünkü Pelin ve Azer dün gece birlikte oldularsa işler daha da korkunç bir hal alacaktı. Karaca bu sorunun yanıtını yüzde yüz bilmiyordu, ama Pelin'in suratındaki öfke ve hayal kırıklığı ona ipucu verir gibiydi.
"O yüzden mi pantolonun orada duruyor!" dedi Pelin bağırarak. Karaca gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı.
"Pelin bak anlatıyorum. Azer donmayayım diye yaptı. Vücut teması-"
"Vücut teması?" dedi Pelin buz gibi bir sesle. Ardından bakışlarını tiksinerek baktığı Karaca'nın üzerinden çekip Azer'e çevirdi.
"Bana geleceğini söyleyip arkadaşımla yatmaya gittiğine inanamıyorum! Şerefsiz!"
Pelin'in bağırmasıyla Azer elleriyle yüzünü ovuşturdu.
"Allah'ım sen sabır ver! Pelin sen sınav mısın?" dedi Pelin'e bakıp öfkeyle. Karaca, Yaren'in tedirginlikle Arda'nın kolunu dürttüğünü gördü. Bunun üzerine Arda boğazını temizledi.
"Abi tamam, herkes bir sakin olsun. Siz de giyinin gelin hadi." demesiyle Azer öfkeyle burnundan soluyarak çadırdan çıktı. Sert bir şekilde Arda'nın omzuna vurup baktı.
"Ben giyiniğim kardeşim." dedi tekrar omzunu sıktıktan sonra ve eşyalarının olduğu çadıra yürümeye başladı. Onun arkasından Arda giderken, Pelin öfkeyle söylenerek başka yöne doğru gidince Yaren Karaca'ya baktı. Ne yapacağından emin olmadığı belliydi.