Çiçek-2

936 55 103
                                    

Hüsran ve hüzünle dolu bir bölümdür. Uyarı dahilinde okuyunuz. Bölümü nasıl bulduğunuzu da satır arası yorumlara yazınız lütfen, teşekkürler çiçekler; iyi okumalar.

Kusura bakma seni unutamadım 

 Bu benim hatam ne yapsam olduramadım 

 Alev alev yanıyor can kafesim 

 Kesilir nefesim seni bırakamadım 

19 yıl sonra

Karaca derin bir nefes alıp kapıyı çaldı. Birkaç saniye içinde kapı açıldı ve gülümseyen yüzüyle Kübra açtı kapıyı.

"Karaca, hoşgeldin." dedi biraz şaşkınlıkla. Karaca gözlerini kırpıştırıp gülümsedi.

"Hoşbuldum Kübra. Yılmaz evde, değil mi?" dedi kadının omzunun arkasından içeriye bakarken. Kübra kafasını sallayıp geçmesi için yana çekildi. Karaca ona bir teşekkür mırıldanıp içeriye adımladığında, Kübra da kapıyı kapatıp arkasından yürümeye başladı.

"Hazal ve Çiçek birlikte alışverişteler, değil mi? Ben sen de onlarla gidersin sanıyordum aslında." dedi neşeli bir şekilde. Karaca omuzlarını silkip salondaki koltuğa oturdu.

"İkisi rahat rahat alışveriş yapsınlar dedim. Hem, çok mutlular çok da enerjikler. Ayak uyduramam onlara şimdi." dedi gülümsemeye çalışarak. Kübra karşısındaki kadının ses tonunun altında yatan hissiyatı anlasa da, çaktırmadan gülümsedi.

"Nişan alışverişi tabii, mutlu olmayacaklar da ne olacak?" dedi ve Karaca'nın karşısına oturdu. Birkaç saniye kimse konuşmadığında Kübra ellerini eteğine silip Karaca'ya baktı.

"Atahan çok düzgün bir çocuk ama. Çiçek'i mutlu edeceğine eminim." dedi gözlerinin içine bakarak. Karaca kafasını salladı, Kübra haklıydı. Atahan olabilecek en iyi damattı kızı için.

"Bir de..." dedi ve sustu Kübra. Karaca merakla kaşlarını kaldırıp ona bakınca, söylemekle söylememek arasında kalmış gibi duraksadı.

"Söylesene kızım." dedi Karaca gülerek. 

"Azer abiye benziyor." dediğinde Karaca sertçe yutkundu ama gülümsemesini silmedi yüzünden. Bunun farkındaydı çünkü, hatta ilk o fark etmişti. Kızı, babasına çok benzeyen bir adam bulmuştu. Atahan tıpkı Azer gibi kalabalık bir ailenin en büyüğüydü, aileyi çekip çeviren, herkesi kollayan, tıpkı Azer gibi babacan bir adamdı. Yalnızca huyları değil, tipleri de benziyordu hatta. Tek fark Atahan'ın yeşil gözlü oluşuydu.

"Öyle, biliyorum." dediğinde içeriye Yılmaz geçti.

"Yenge?"

Karaca sesini duyunca ayağa kalkıp Yılmaz'a sarıldı.

"Hoşgeldin yengem. Ben arkada araba tamir ediyordum da, kusura bakma." dedi ve karısının yanına oturdu. 

"Sorun değil. Eltimle konuşuyorduk." dedi göz kırpıp. Kübra ayağa kalkıp boğazını temizledi.

"Ben sizi yalnız bırakayım. Hatta kahve yapayım ister misiniz?" dediğinde Karaca hızla iki yana salladı kafasını.

"Yok, çok kalmayacağım zaten." dediğinde Kübra istemeye istemeye kafasını sallayıp salondan çıkınca, Karaca bakışlarını Yılmaz'a çevirdi. Ama onun konuşmasına izin vermeden Yılmaz atıldı lafa.

"Cimcime evleniyor ya... Hala inanamıyorum yenge! Ben kıyıp veremem Hazal'ımı." diyince Karaca istemsizce güldü.

"İstiyorlar, mutlular... Çiçek okulunu bitirdi zaten, iş sahibi oldu... Ne diyeyim Yılmaz, karşıma geçip seviyorum dedi. Çocuk da düzgün, biliyorsun zaten." dediğinde Yılmaz onayladı onu.

AzKar HikayeleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin