Önceki bölümü beğendiniz mi?
Bu bölümden beklentileriniz neler?
Biyrooon...
Muzaffer'in kurduğu cümleden sonra sessizlik yalnızca masaya değil, bütün eve çökmüş hatta bahçeye bile yayılmış gibiydi. Az önce öten kuşlar bile birazdan olacak patlamadan kaçar gibi susmuşlardı.
"Ne dedin sen?"
Konuşmaya cesaret eden ilk isim Azer olmuştu, ki zaten Karaca hala şokta olduğundan yanıt verebilecek durumda değildi.
"Kurtuluş'ların geleceğinin bir doktorla evlenmesi, bize daha da prestij katar. Hatta belki de yeni bir hastane açarız."
Karaca duyduklarını hazmetmeye çalışır gibi gözlerini kırpıştırdığında, Azer'in hala patlamamış olmasına da şaşırıyordu bir yandan. Çünkü Azer hiçbir şey demeden ve masayı alaşağı etmeden sakince abisine döndü.
"İş anlaşması mı yapıyorsunuz, evlilik mi?"
Azer'in abisine bakışlarını incelediğinde, neden durduğunu anladı adamın. Muzaffer, Azer için zaten kaybedildiği belli bir savaştı. Ama abisine, gerçekten yanıt bekler gibi bakıyordu. Babasına karşı çıksın, başka bir şey desin diye beklermiş gibi.
Yüksel iç çekip sandalyesinde arkasına yaslandı ve Karaca'ya başıyla selam verip hafifçe gülümsedi.
"Bu tarz konular elbette bu kadar hızlı olmaz. Baba yalnızca fikrini sundu-"
Ve Karaca'nın beklediği patlama geldi.
"Sikerim senin babanın fikrini!"
Sandalyesinden ayağa fırlamasıyla, sandalye geriye düşerken elini masaya vurdu Azer. Karaca, yanında duran Fadik'in korku ve pişmanlıkla oğluna baktığını gördüğünde kadını teselli etmek istedi ama olaya o kadar kaptırmıştı ki kendini, kımıldayamadı.
"Ne diyorsun lan sen!"
Muzaffer'in kükreyerek ayağa fırlamasıyla, Yüksel baba ve oğul arasındaki savaşı engelleyebilecekmiş gibi kendisini ortaya atıp Azer'in omuzlarından tuttu.
"Oğlum bir sakin ol lan. Neye sinirleniyorsun bu kadar ben anlamadım ki? Babam dedi diye evlenecek halimiz yok. Hem bu işler konuşmadan olmaz."
Yüksel'in yaptığı sakin açıklama, Azer'in gözlerinin daha da deli gibi bakmasına sebep olmuştu. Şimdi Karaca için bile korkutucu gözüküyordu.
"Ne konuşması?" diye bağırdı bu sefer Yüksel'in sandalyesini de bir kenara fırlatırken.
"Sen benim kadınımla neyi konuşacaksın?"
Azer'in kelimeleri odada yankılanırken, Yüksel kardeşinin öfkesinden etkilenmemiş gibi kaşlarını çatıp baktı.
"Siz, sevgili misiniz?"
Karaca bütün bu olanlara daha nasıl tepki vereceğini bilemeden eliyle yüzünü ovuştururken Azer mutluluktan yoksun bir kahkaha attı.
"Senin sevgililerin geçicidir Azer. Karaca'yla bir ilişkide bulunman söz konusu değil."
Muzaffer'in oğluna sessizce söylediği sözler bir bıçak darbesi etkisi yaratmış gibi Azer yavaşça ona döndü.
"Elimden her şeyi aldın. Hep büyük oğlunu tercih ettin. Her zaman! Ama biliyor musun, her şey senin olsun. Benim olan her şeyi elimden alabilirsin Muzaffer Kurtuluş, ama aşık olduğum kadını almayı bırak, ona bakamazsın bile."