Malum dün gelecekti bölüm, ama benim birazcık hayatıma sıçıldı dün... Yüksek lisans başvurum reddedildi, ben de bol bol ağlamaktan şiş gözlerle sabahı zor ettim. Ama şimdi yazdım bir şeyler sonunda. 4.bölüm bu serinin finali olur diye düşünüyorum. Belki bir 5.bölüm de gelir ama, tam olarak emin değilim.
Bol yorum yaparsanız, reaksiyon verirseniz müteşekkir olurum. Sevgilerle çiçekler :)
Bıraksan da elimi, sevgin bana yeter...
Oturduğu yerden dikkatle dışarıyı izledi Karaca. Bu halde olmak, bu kadar aciz durumda kalmak canını o kadar çok yakıyordu ki nefes alırken bile zorlanıyor gibiydi.
Hastaneden çıkmıştı, ama doktor ona bir aylık yatak istirahati vermişti. Karaca bunu dinlemeyip kalkıp gitmek istedi; bir caninin bebeğine kast ettiği eve dönüp ne yapacaktı? Yine de aklından geçenleri yapamadı. Çukur'un son günlerde tekrar karışmasıyla amcalarını ya da babalarını görmemişti bile. İki gündür evindeydi, ama annesi ve arada bir odasına uğrayan Akın dışında kimseyi görmüyordu.
Babaannesi garip bir şekilde onu görmeye gelmemişti. Büyük ihtimalle Karaca'nın yüzüne bakmak istemiyordu.
İşimize gelir, hayatım. İkimizi de rahatsız etmiyorlar en azından.
Gün içerisinde pek de başka seçeneği olmadığından, zamanını daha çok bebeğiyle konuşarak geçiriyordu. Onun dışında birkaç kitabı vardı baş ucunda. Telefonunu ona geri vermemişlerdi, aklı Azer'de olmasına rağmen ulaşamıyordu ona.
En çok da endişesi yoruyordu Karaca'yı. Azer onu bırakmazdı, o bildiği adamların hiçbirine benzemiyordu çünkü. Bu vakte kadar gerçek olduğuna emin olduğu tek şey, o adamın gözlerinde gördüğü ışık ve umuttu. Her ne olursa olsun gelirdi Azer minik ailesini kurtarmaya.
Gelmiyorsa, gelemiyor olmalı. Ama kötü düşünmeyelim, belki de ailesinin yanındadır baban? Adana'dadır, mutludur. Eninde sonunda buraya dönecek, döner dönmez de bizi bulacak.
Kapısının tıklatılmasıyla irkildi ve miniğiyle arasındaki konuşma bölündü. İçeriye giren Ayşe kızına gülümsedi yavaşça.
"İyi misin kızım?"
Sorunun anlamsızlığına öylece bakmakla yetindi Karaca. Ayşe bir cevap alamadığında duraksayıp kapıyı arkasından kapattı.
"İstediğin bir şey var mı diye sormaya gelmiştim." dedi hala samimi davranarak.
"Gitmek istiyorum. İstediğim tek şey bu."
Karaca'nın buz gibi sesiyle Ayşe alt dudağını kemirip odayı inceledi gözleriyle.
"Yeni kitap falan istersen aldırtabiliriz. Burada böyle zaman geçmez zaten."
Karaca hayretle annesine bakıp gözlerini kırpıştırdı art arda.
"Tek sorun bu mu sence anne? Sıkılmam mı tek problemimiz? Zorla bu eve getirdiniz beni."
Ayşe iç çekip elleriyle saçlarını geriye attı. Kollarını hareket ettirdikçe ortaya çıkan bileziklerinin sesi, Karaca'nın daha da gerilmesine sebep oluyordu.
"Kızım burası zaten senin evin. Düşman eviymiş gibi davranmasan-"
"Kana bulanmış yatağın çarşafını değiştirince bitiyor mu?" dedi Karaca ağlamamak için gözlerini iyice açıp dudaklarını birbirine bastırırken. Ayşe ne diyeceğini bilemezmiş gibi duraksayınca, tıslar gibi tekrar konuştu Karaca.