POV: Karaca dizide Azer'in evine geleli bir ay olmuştur. Aralarında daha hiç yakınlaşma yaşanmamıştır. Bir gün Karaca evden akşam vakti çıkıp bir bara gider ve onu oradan almak Azer'e düşer.
Rica ediyorum yorum yapın, heveslendim de yazdım, please thank you.
"Efkarım birikti, sığmaz içimeeee!
Bin sitem etsem de azdır kadereeğ!
Gülmeyi unutan, yaşlı gözlere-"
"Karaca!"
Azer'in bağırışı nezarethanenin boşluğundan yankılandığında, Karaca karşı taraftaki demirlerin arkasından şarkı söylemeyi bıraktı. Oldukça rahatsız demirden banka ters bir şekilde oturmuş, bacaklarını yukarı kaldırıp duvara dayamıştı. Yere değen saçlarını umursamadan ellerini kollarını sallayarak şarkı söylüyordu ki, her zamanki gibi sinirlerini bozmayı başarmıştı Kurtuluş.
Yaklaşık iki saattir nezarethanede avukatlarını bekliyorlardı ve oldukça sıkılmıştı.
"Ne var Azer?" dedi hala ters bir şekilde ona bakarken. Sinirli ve suratsız adamın sıkıntıyla oflayıp elleriyle yüzünü ovuşturduğunu görünce bir şeyler mırıldanarak bacaklarını yana doğru attı ve bankta oturur pozisyona geçti.
"İki dakikalık keyfim vardı, onu da şey ettin."
Koçovalı kızının somurtarak ve Azer'i suçlayan bir tonda konuşmasıyla adam hayretle kaşlarını kaldırdı.
"Kızım sen sınav mısın?"
Karaca sessiz kaldığında Azer oturduğu banktan ayağa kalkıp parmaklıkların dibine kadar yürüdü. Kadınların tutulduğu yerle aralarında bir metre vardı yalnızca.
"Kızım hadi sizinkilerden utanmıyorsun, anamdan utansaydın bari. Kalkıp gitmişsin barın birine, hayır sen kim içki kim? Zom olmuşsun zaten, üzerine kavga çıkarıp bir kadını dövmüşsün, şimdi senin yüzünden ikimiz de nezaretteyiz! Sus artık, birazdan avukat da gelecek zaten. Çıkıp evimize gidelim yeter!"
Karaca tek kaşını kaldırıp Azer'e baktı ve aynı şekilde ayağa kalkıp parmaklıklara doğru yürüdü.
"Evimize derken?"
Karaca'nın şüpheyle gözlerini kısıp Azer'i incelemesiyle adam gözlerini kırpıştırıp sabır çekti.
"Eve. Hani senin de artık yaşadığın, kaç defa kovmama rağmen gitmediğin ev. Hatırladın mı?"
Karaca suratını buruşturup ciğerlerindeki havayı dudaklarından üfleyip dudaklarını birbirine çarptırdı.
"Kovmuşmuşmuş... Çok biliyorsun sen."
Azer hayretle karşısındaki şımarık kıza bakarken, Karaca aslında sesli konuştuğunun farkında değildi. Azer'in orada olduğunu bile unutmuştu birkaç saniyeliğine ki, adam boğazını temizledi.
"Ben buradayım, farkındasın değil mi?" dedi şaşkınlıkla. Karaca tekrar yüzünü buruşturup anladığını ifade eder şekilde başını salladı.
"Her yerdesin zaten. Biliyor musun Azer, ben içimden sana başka bir şey diyorum?"
Alkol belli ki tüm damarlarına yayılmış ve beyninin mantıklı kısmını da ele geçirmişti. Ama Karaca bunu daha az umursayamazdı. Azer'e karşı söylemek istediklerinin hepsini susuyordu bir aydır. İlk başta korkusundan susuyordu, herkesin dediği gibi bir psikopatı öfkelendirmeye niyeti yoktu çünkü. Ama Azer'le aynı evde yaşamaya başladıktan sonra, ondan çok da korkmaması gerektiğini düşündü. O zamanda devreye Fadik Teyze'si girmişti, çünkü kadın ona oldukça sıcak davranırken oğluna sataşmak olmazdı.