Ben geldiiim! Nasılsınız, keyifler yerinde mi?
Biraz ortalıkta yoktum, bölüm isteyen çiçekler oldu, ben de geri geldim. Bu bölümde Koçovalı ailesi gayet düzgün, birbiriyle de çok iyi anlaşan bir aile. Herkesin birbirini sevdiği ve yakın olduğu bir düzen yazmak istedim.
Ayrıca kişisel bir not da bırakayım şuraya: Bölümün başında Saadet-Ayşe-Karaca arasında yapılan muhabbetler ben ne zaman eve gelsem annem-teyzem-ben arasında yapılan muhabbetin birebir aynısıdır. Benimle aynı durumda olanlar varsa Allah'tan hepimize sabır diliyorum.
Umarım bölümü beğenirsiniz, yorum yaparsanız da çok sevinirim. Yapın yani, lütfen :)
-Elif
[Azer (isim)
1.Ateş
2.Yegane yiğit, nadir adam.]
Karaca oturduğu yerden annesinin ve Saadet ablasının konuşmalarını dinlerken önünde duran Türk kahvesinden bir yudum aldı.
"Pardon?" dedi elini kaldırıp dikkatlerini çekmek için. Kucağında iki yaşındaki kızını tutan Saadet ve annesi susup ona döndüklerinde Karaca yüzüne yapay bir gülümseme yerleştirdi.
"Hani ben de burada duruyorum ya, ben yokmuşum gibi dedikodumu yapmayı bıraksanız mı acaba?"
Annesi kendini tutamadan gülerek Karaca'ya bakıp iç çekti.
"Eğer anne lafı dinlersen benim de arkandan konuşmama gerek kalmaz." dedi önündeki saçını omzunun arkasına atarak. Karaca seslice oflayıp gözlerini devirdiğinde bu sefer Saadet girdi araya.
"Ablam, yani üzerine gelmeye çalışmıyoruz ama annen de haklı. Torun sevmek istiyor kadın."
Karaca tekrar oflayınca Ayşe eliyle kızının koluna vurdu hafifçe.
"Anneye oflanmaz. Sus!" dedikten sonra tekrar Saadet'e döndü.
"Hayır bize böyle huysuzlanan kocasına neler çektirir Allah bilir. Bu kız evde kalacak Saadet." dedi dalgınlıkla. Annesinin abartılı hareketlerine Karaca ve Saadet gülerken Karaca kahvesinden son bir yudum alıp arkasına yaslandı.
"Gidiyorum ben, işim var." diyip kalkacaktı ki Ayşe'nin tek kaşını kaldırıp ona bakmasıyla yerine geri oturdu.
"Anne n'olur salın artık beni! Evlenmeyeceğim diyorum, zorla mı ya?" dedi isyanla.
"Annem turşunu mu kuracağız?"
Ayşe bu konuda oldukça ısrarcıydı, çünkü kızını tanıyordu. Karaca'nın evlenmeyi bırak dışarı çıkmaya bile niyeti olmuyordu çoğu zaman. Ki bu aslında mutlu ediyordu onu, ailecek daha çok vakit geçiriyorlardı. Zaten Akın da Karaca da öyle haşarı çocuklar değillerdi hiçbir zaman. Ama Akın'ın evlenmesinin ardından sıra Karaca'ya gelmişti ve kızının hayatında sevdiği birileri olsun istiyordu.
"Saadet Abla, sen Mihriban'a böyle yapma tamam mı? Çocuk evden gitmesini istediğinizi düşünmesin." dedi annesine laf çarparak. Ayşe gözlerini devirirken Saadet anne kız arasında sürekli olan laf dalaşmalarına gülmekle yetindi.
Konu başka yerlere gittiğinde Karaca telefonuna bakıyordu ki babaannesinden konu açıldığını fark edince telefonunu masaya koyup tekrar onlara baktı.
"Ne olmuş babaanneme?" dediğinde Saadet ona gülümsedi.
"Babaannene bir şey olmadı. Beni korkutup duruyor, hepsi o."