POV: Yılmaz ve Azer birlikte yaşıyorlar, karşı komşuları da Seyhan ve Karaca. Seyhan bir Kurtuluş değil, ama uzun süredir Yılmaz ve Azer ile arkadaş. Karaca, Seyhan'ın ev arkadaşı ve herkes tanışalı yalnızca bir iki ay oldu. Böyle bir senaryo geldi içimden, yazayım dedim. Öpüldünüz.
Karaca
Kapının yumruklanmasıyla yerimden sıçrayarak uyandım. Dışarıda kapıyı yumruklayan adam, bir şeyler söylüyordu ama ne dediğini anlayamıyordum. Kapımı hışımla açıp dışarı yürürken Seyhan'ın panikle kapıya yürüdüğünü gördüm.
''Seyhan ne oluyor sabah sabah?''
''Karaca sen geç içeri.'' dedi Seyhan hızlıca. Kapıyı açtığında, içeri davet edilmeyi beklemeden giren adam zaten bağırıyordu.
''Sen nasıl benim telefonlarıma cevap vermezsin?''
Şaşkınlıkla önümdeki manzarayı izledim. Gözlerim hala kapanmak için çabalıyordu, ayılmak için acilen kahveye ihtiyacım vardı ve Cumartesi günü istediğim son şey böyle bir saçmalıkla uyanmaktı.
Adam anladığım kadarıyla Seyhan'ın sevgilisi ya da eski sevgilisiydi. Her ne olursa olsun saçma sapan bir üslubu vardı ve Azer'le Yılmaz kavgayı duyup buraya damlamadan adamı yollamalıydım. Yoksa hep birlikte karakolluk olacaktık.
''Seninle konuşmak istemediğimi söylemiştim zaten-''
''Sen benden kaçabileceğini mi sanıyorsun?'' diye bağırıp Seyhan'ın üzerine yürüyünce, kendimden beklemediğim bir hızla adama yürüdüm.
''Hop, hayırdır lan sabah sabah?''
''Sen kimsin ya? Evine maşallah giren çıkan belli olmuyor Seyhan!''
''Oğlum sabah sabah bela mısın sen? Gelmişsin sabahın köründe bağırıyorsun bir de, hadi dışarı!'' dedim kendimi tutamadan.
''Seyhan yürü hadi.'' deyip Seyhan'ı çekiştirmeye başlayınca aralarına girip adamı geri ittirdim.
''Kızım çekil ayağımın altından.'' dedi dişlerinin arasından bana bakarak. Daha önce bu adamı hiç görmemiştim, tekin bir tipe de benziyordu aslında. İnsanların hangisi zorba, hangisi kötü ne yazık ki dış görünüşünden anlaşılmıyordu.
''Bakın beyefendi, ağzınızdan çıkanı kulağınız duymuyor, bir de gelmiş arkadaşımı çekiştiriyorsunuz. Bir sakin olun yoksa benim de ağzımın ayarı kaçacak.''
''Karaca, tamam sorun değil.'' dedi Seyhan sakince. Olayın büyümesini önlemeye çalışıyordu ama bu benim tahammül edebileceğim bir durum değildi.
''Aferin, hadi Seyhan gel buraya.''
''Okan, gider misin? Sonra konuşabiliriz her şeyi.''
Okan bu sefer Seyhan'ın kolundan tutup sürüklemeye başlayınca, önlerine geçip apartmanın kapısını açtım.
''Bana bak, insanın asabını bozma. Yıl olmuş 2022, şehirdeyiz biz. Eşkiyalığın ne zamanı ne yeri burası. Yallah dışarı! Hayde!'' dedim avazım çıktığı kadar bağırıp tek elimle kapıyı işaret ederek.
Bu bağırmalarımız Azer'leri de uyandırmış olacak ki, karşı dairenin kapısı açıldı ve Azer ile Yılmaz şaşkınlıkla bize baktılar.
''Tamam, daha fazla olay çıkarmayalım lütfen.'' dedi Seyhan bana bakarak.
''Kız arkadaşımı da alıp gidiyorum zaten.'' dedi adam sinirle bana bakarak. Gözüm karşı kapıda hala bizi izleyen ikiliye takıldığında, Azer'in çenesini sıktığını fark ettim. Onu çok uzun süredir tanımasam da bunun iyi bir işaret olmadığının da farkındaydım. İki kardeş, sinir ve öfkeden nasiplerini almışlardı.