'Hipotermi kurbanını yeniden ısıtmak için temel prensip sahip oldukları ısıyı korumalarını sağlamak gerekir. Ayrıca ısı üretmelerine yardımcı olmak için müdahale etmek önemlidir:
-Kıyafetlerin kuru olduğundan emin olun, kuru kıyafet giydirin
-Barınak veya kapalı, korunaklı alana alın
-Vücut vücuda temas edin. Kuru kıyafetleri olan ve hipotermi geçirmeyen biriyle uyku tulumuna girin.'
Devamı geldi, buyrun.
Karanlık çöktükten sonra oturduğu yerde gözlerini dikmiş etrafına bakıyordu Karaca. Çalan müzikler yeni dönem rapçilerinin müzikleriydi, ki bu ilgisini çekmiyordu. Havanın soğukluğu içine işlerken çadıra girmeyi düşündü, ama bunu iki sebepten dolayı yapamazdı. İlki, ayıp olacağını düşünmesiydi. İkincisiyse, kızlar işin bokunu çıkarmak üzereydi.
Herkesten daha hızlı içmişlerdi ve Yaren artık Arda'nın kucağında oturuyordu. Bağırarak ve oldukça beceriksizce şarkıya eşlik etmeye çalışıyordu ama bu Arda'nın sinirini bozmuyordu belli ki. Gülerek kızı izlerken Pelin'in 'sıcak olduğunu' iddia edip üzerindeki montu çıkartmasıyla gözlerini belertip sabır çekti Karaca sessizce.
Azer'le yaptıkları konuşmadan sonra ona bakmaktan kaçınmıştı. Gün içerisindeki tek muhabbetleri Karaca'nın Azer'den tabağı uzatmasını istemek olmuştu. Şimdi çaktırmadan kafasını ona doğru çevirince, Azer'in telefonuna baktığını gördü. Bakışlarını çekmezken Azer'in kafasını kaldırmasıyla alkolün de verdiği sersemlikle bakışlarını kaçırmakta geç kaldı Karaca. Azer ifadesizce suratına bakarken, Karaca ayağa kalkıp Pelin'in yanına yürüdü ve kulağına eğildi.
"Kızım salak salak hareketler yapma, giysene montunu." dedi sinirle fısıldayarak. Pelin ondan daha çok içtiğinden gözlerini kırpıştırıp ne demek istediğini anlamaya çalıştı.
"Sıcak ama." diyince Karaca tekrar sabır çekti. Bu sefer bir umut Yaren'den yardım istemek için döndü, ama Yaren ve Arda'yı öpüşürken görünce bundan vazgeçti.
"Yok artık..." diye mırıldandı kendine. En son bakışları tekrar Azer'i bulduğunda onun tekrar telefonuna bakıyor olduğunu gördü. Bu oldukça saçmaydı çünkü burada telefon çekmiyordu.
"Pelin, adamın baktığı yok zaten. Bırak artık." dedi tekrar sessizce kalktığı sandalyeye geri oturdu. Pelin yerinde hareketlendiğinde Karaca en sonunda sözünü dinlediği için mutlu olmuştu ki, beklemediği bir şey oldu.
"Azer?"
Pelin'in Azer'e seslenmesiyle Azer ve Karaca aynı anda kafalarını ona çevirdi. Karaca dudağını dişleyip ne olacağını izlerken Pelin gülümsedi.
"Şey... Ben biraz fazla içtim galiba. Yürüsem iyi gelecek." dediğinde Karaca kızın ne yapmaya çalıştığını anladığından gözlerini devirmemek için kendini zorlayıp plastik bardağa koyduğu tepeleme şarabı kafasına dikti. Buruk tat yüzünü ekşitmesine sebep olurken, daha fazlası için şişeye uzandı.
"Hava da karanlık ya... Bana eşlik edebilir misin?"
Pelin'in söylediğinde reddedilecek bir şey yoktu. Karanlıkta tek başına ormanda yürümek akıl karı değildi zaten. Ama Karaca, kızın aslında ne yapmaya çalıştığını biliyordu. Çaktırmadan tekrar Azer'e bakınca, adamın duraksamasıyla onun da kızın niyetini anladığını fark etti.
"Kalkmasın." dedi Karaca içinden, bunu söyler söylemez kaşları çatıldı. Onu ilgilendirmiyordu ve Azer tanıdığı kadarıyla göt herifin tekiydi. Daha az umrunda olamazdı.