POV: Grinin Elli Tonu, ama AzKar olanı. Not; bu hikayede sevgili değiller. Bölüm tabii +18, bilgi dahilinde okuyunuz. Öpüldünüz bebikler :)
Kapının önünde durduğumda üzerimdeki kıyafetleri hızlıca düzelttim. İşten yeni çıktığım için topuklularla yürümek zorunda kalmıştım ve onu beklettiğimin farkındaydım. İkimizden biri diğerini beklettiğinde ufak cezalarla karşılaşıyorduk ve bunun için sabırsızlanmadığımı söylesem, yalan olurdu.
Elimi kaldırıp kapıyı çaldığımda içeriden bana seslendi.
"Açık!"
Kapıyı açıp içeri girdiğimde evindeki çoğu ışığı açmadığını fark ettim. Üzerimdeki pardösüyü çıkartıp kapının hemen yanındaki koltuğa bıraktım ve el çantamı alıp salona doğru yürüdüm. Azer evde kendi ayakkabılarını çıkartmazdı, o yüzden ben de aynı şekilde salona doğru yürüdüm. Topuklularımdan geldiğimi duymuş olacak ki, bana doğru seslendi.
"Geciktin."
Dudaklarım hafifçe kıvrılırken onun bana arkası dönük şekilde, bütün şehri ayaklar altına alan penceresine dönük oturduğunu gördüm. Tek kolunu koltuğa atmış, diğeriyle de viski bardağını tutuyordu.
Ona doğru ağır ağır ilerlerken elimdeki çantamı da ortadaki sehpaya koydum.
"Son dakikada haber verdin."
Bu cümlemle Azer kafasını yana doğru çevirip bana baktı. Tek kaşının kalkık olduğunu görmemle gülümsememek için yanağımı ısırdım.
"Anlaşmamız böyle değil." dediğinde onu onaylarmış gibi kafamı salladım. İkimizden biri, ne kadar son dakika olursa olsun; çağrıldığında gelirdi. Adımlarımı bilerek ağır ağır atarak uzun koltukta yanına oturdum ve benim için koymuş olduğu içki bardağını elime aldım.
"Biliyorum."
Viskiden büyük bir yudum alırken beni izliyordu. Karanlık salonu biraz şehrin ışıklarıyla, biraz da kenarda duran lambayla aydınlanırken gömleğinin kıvırdığı kollarına baktım.