İtiraf

1.2K 70 99
                                    

POV: Karaca, Yılmaz'ın liseden arkadaşıdır. Yılmaz'la olan yakınlıkları yüzünden gençliği Kurtuluş ailesinin evinde geçmiş, ailenin her üyesiyle de oldukça samimi bir şekilde büyümüştür. Üniveristeyi İstanbul'da kazanmış ve bir savcı olmuştur. Yıllar sonra Kurtuluş'ların da İstanbul'a gelmesiyle hızlıca tekrardan kaynaşırlar. 


Karaca

Önümdeki bardağa bakıp kafamı elime yasladım. 

"Konuşacak mısın?"

Yılmaz'ın sesiyle kafamı kaldırıp ona baktım ve gülümsemeye çalıştım hafifçe.

"İşler zor biraz, ona takılı kafam." dediğimde Yılmaz bana bakıp kendi bardağından bir yudum aldı. Onun rakısı daha bitmeye yaklaşmamıştı bile ama ben ikinci bardağımdaydım. Biraz da güvende hissettiğimdendi bu rahatlığım, ben zil zurna sarhoş olsam Yılmaz beni eve sağ salim götürürdü zaten.

"İşlere mi takılı?" dediğinde zaten bunu söylediğim için kafamı sallamakla yetindim. Yılmaz iç çekip bardağını masaya geri bıraktı ve bana doğru eğildi.

"Adresini ver. O olmazsa isim soyisim var, bakalım icabına." dedi gülümseyerek. Ne dediğini anlamaya çalışıp gözlerimi kısınca gür sesiyle bir kahkaha attı.

"Adamın diyorum, adını ver. Benim kardeşimi üzmek ne demek, göstereceğim ona." dediğinde kendimi tutamadan güldüm. Bu çok komikti, çünkü dövmeyi düşündüğü adamın kim olduğunu söylesem şok geçirecekti karşımda.

"Söyleyemem. Gizli." dedim omuz silkip. Yılmaz alınmış gibi bir bakış attı bana.

"Benden de mi gizli?" dediğinde içimden güldüm yine. Asıl senden gizli Yılmaz, en çok senden gizli, demeyi düşündüm. Ama susmalıydım.

"Ne yapacaksın ki?" dedim konuyu değiştirmek adına. Neyse ki Yılmaz beni zorlamak yerine arkasına yaslanıp kolunu sandalyesine attı.

"Canını ne diyip sıktıysa yedireceğim o cümleleri ona. Başka ne yapacağım?"

Bunu çok bariz bir gerçeği söylermiş gibi rahatça kurmuştu. Buruk bir gülümsemeyle ona baktım.

"Hiçbir şey demedi, hiçbir şey yapmadı."

Yılmaz bu sefer suratını buruşturdu. Elindeki çatalıyla önümüzde duran şakşukayı didiklemeye başladı.

"E derdin ne o zaman?"

"Sevmedi beni geri."

Bu cümleyi mırıldanırcasına söylemiştim, ama Yılmaz sanki bir bomba patlamış gibi çatalını masaya bıraktı ve şok içerisinde bana baktı.

"Ben sevdim eller aldı hikayesi mi yaşıyoruz biz şu anda?" 

Söylediği şeye gözlerimi devirdim ve zaten oynamakta olduğum peçeteyi ona doğru fırlattım masada.

"Bir kere de cıvıtma." dedim ve bardaktan büyük bir yudum aldım.

"Hem, ellerin alıp almadığına emin değiliz. Ama bana bakmadığı kesin." dememle Yılmaz uzanıp bardağı elimden aldı. Ne yaptığına bakarken uzanıp yanımızdaki pencereyi kapattı ve bana döndü tüm dikkatini verip.

"Ne zamandır aşıksın bu herife?"

Bu soruya vereceğim yanıtı tartmam gerekti. Tamam, ismini veremezdim belki; ama hikayenin bir kısmını anlatabilirdim, değil mi? 

'Çocukluğumdan beri' dersem, isim alana kadar rahat bırakmayacaktı beni. Biliyordum çünkü biz birlikte büyümüştük. Yılmaz'ın dizleri Adana sokaklarında top oynarken kanadıysa benimkiler de aynı şekilde morarmıştı.

AzKar HikayeleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin