'E çocuğun canı çekiyür'

1.4K 74 90
                                    

Biraz kısa oldu ama, elden bu kadarı geldi. Yorumlarınızı beklerim :)

Karaca hamileliğinin dördüncü ayındaydı ve son zamanlarda çok yorgun hissediyordu, o yüzden bugünü kendine ayırmıştı. Ama buna rağmen gözüne uyku girmemişti.

Sabah Azer evden çıkarken onu uyandırmamıştı, uykusunu bölmek istememişti muhtemelen. Bugün erken geleceğini söylediğini hatırlıyordu dün gece, ama yine de dayanamayıp komodinin üzerinde duran telefonuna uzandı ve numarayı tuşladı.

"Canım?" dedi sevimli bir sesle. Azer boğazını temizledi ve birkaç hışırtı duyuldu. Telefonu kendinden uzaklaştırmış olmalıydı.

"Buna bakmam lazım." dedi Azer kalın bir sesle ve ardından Karaca birkaç adım sesi duydu. Bir kapının açılıp kapanma sesinden sonra, az öncekinden çok daha farklı ve yumuşak bir ses duydu kulağına.

"Hayatım, nasılsın? Her şey yolunda mı?" demesiyle Karaca sırıttı. Sert ve ölümcül mafya babasından, dünya tatlısı aile babasına, diye düşündü kendi kendine.

"İyiyim. Seni özledim." demesiyle Azer'in güldüğünü duydu. Duyduğu ses onu daha da mutlu ederken Azer konuştu hattın öbür ucunda.

"Toplantıdayım. Biter bitmez geleceğim." dediğinde Karaca ofladı.

"Ben seni tutmayayım. Toplantına geri dön sen."

"Senden daha önemli bir işim yok." dedikten sonra birisi ona seslenmiş olacak ki geleceğini söyledi.

"Gelirken bir şey almamı ister misin?" dediğinde Karaca hızlıca atıldı.

"Geçen getirdiğin pavlovadan getirebilir misin?" 

Karısının hevesli sesiyle Azer tekrar güldü ve o görmese de kafasını salladı.

"Tamam canım. Öpüyorum çok."

Azer telefonu kapatınca Karaca da kendini geri yatağa attı. Yatağın Azer'e ait olan kısmına kayıp yastığını kokladı ve gülümsedi. Bu hale geleceğini asla hayal edemezdi. Kocası işe gideli yalnızca birkaç saat olmuştu ve az önce ne zaman geleceğini sormak için aramıştı.

"Ben bitmişim." diye mırıldandı kendi kendine ama bunu söylerken bile gülümsüyordu. Azer'in komodininin üstündeki kitabı eline alıp inceledi. Yine Yılmaz Güney kitabı okuyordu, şaşırtıcı değildi. 

Yapacak daha iyi bir işi olmadığından, bir de yattığı yerde Azer'e ait koku onu iyice mayıştırdığından kitabı okumaya başladı.


Yaklaşık iki saat sonra Karaca üst kattaki odada uyumaya çalışıyor ama bunu başarmaktan ziyade yerinde dönüp duruyordu. Garaj kapısının açıldığını ve bir arabanın yanaştığını duyunca Azer'in geldiğini anladı ve hızla oturduğu yerde dikleşti.

Azer'in eve girmesini beklemeden yatak odasından çıkıp merdivenlerden aşağı indi. O ana kapıya ulaştığında Azer de kapıyı açıyordu.

"Güzelim?" dedi karısını görür görmez sırıtarak. Karaca da aynı şekilde gülümseyip yanına yürüdü. Birkaç adım atıp büyük bir dikkatle Azer'i baştan aşağı süzünce, adam kaşlarını çattı.

"Bir şey mi oldu?" dedi şüpheyle kapıyı arkasından kapatırken. Karaca yanıt vermek yerine gözlerini kısıp onu süzmeye devam etti ve sonra adama bir adım daha yaklaştı.

"Seni yemek istiyorum."

Karaca'nın ağzından çıkan cümleyi Azer hiç beklemediğinden gözleri kocaman açıldı ve sertçe yutkundu ama kafasını salladı.

AzKar HikayeleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin