'Kimin İçin Atıyor Bu Yürek?'-2

617 53 44
                                    

Yazar önerisi: Birinci bölümü atalı baya olduğu için, onu tekrar okuyup gelmenizi öneriyorum. Ben bile meseleyi unutmuşum çünkü :D 

NOT: Bu bölümü okurken satır arası yorum yapanların iyi duaları kabul olsun, amin.


Karaca

Kafamın deliler gibi zonklamasıyla gözlerimi açtım. Aniden ciğerlerime dolan nefesle elim refleks olarak boynuma gitti. Dakikalardır nefes almıyormuşum da şimdi oksijen bulmuş gibiydim.

Gözlerimi kırpıştırıp etrafa bakmak için kafamı çevirmemle dudaklarımdan acı dolu bir inilti döküldü. Bir santim bile oynatamıyordum başımı. Hayatımda hiç hissetmediğim kadar büyük bir acı tüm bedenimi kavrarken, elime birinin değmesiyle irkildim. Kafamı çeviremediğimden konuşmaya çalıştım.

"A-Azer?"

Karşılık olarak Azer'den rahatlamış bir nefes geldi.

"Uyandın. Çok şükür iyisin."

Bu sefer yalnızca gözlerimi etrafta dolandırarak bakındığımda, ters bir arabanın içinde durduğumuzu fark ettim. Yüzümdeki ılıklığın sebebini anlamak için sol elimi kaldırıp yüzüme götürdüğümde, sıvı bir şeyle karşılaştım. Kanım midemi bulandırmıştı.

"Siktir." dedim mırıldanarak. 

"Sakin ol. Çıkacağız buradan. Sen sakın kımıldama tamam mı güzelim?"

Azer'in bir şeye tekme atma sesini duyduğumda, elimi uzatıp kolunu kavradım. Kafamı çeviremediğim için yüzünü göremiyordum, o yüzden benden daha iyi durumda olduğunu umabildim sadece.

Azer kapıyı açmak için tekmelemeye devam ederken, oturduğum yerde dikleşmeye çalıştım. Boynumun ve kafamın acısı tekrar çığlık atmama sebep olsa da kalkmalıydım, telefonum buralarda bir yerdeydi ve ona ulaşmam gerekiyordu.

"Karaca, kımıldama." 

Azer'in uyarısına rağmen telefonuma ulaşmaya çalışmaya devam ediyordum ki, sıcak bir el benimkini tuttu.

"Aradım ambulansı. Sen uyurken. Sakin ol, çıkacağız buradan."

Azer acıyla karışık bağırarak yanındaki kapıyı tekrar tekmelediğinde, kapı açıldığını gösteren bir şekilde gıcırdadı. Azer'in ağzından rahatlamış bir kahkaha geldiğinde, kapıyı son kez ittirdi ve bana döndü. Gözlerindeki ferahlık beni de mutlu edecekti neredeyse.

Uzun süredir boğucu bir şey kokladığımın farkındaydım ancak beynim normalden yavaş çalışıyordu sanki.

"Azer... Bu koku?" demekle yetindiğimde Azer sıkkın bir nefes verdi.

"Benzin."

Bu hiç iyi bir haber değildi. Benzin yanıcıydı ve araba kazalarında bazı durumlarda ufak yangınlar çıkardı. Her tarafa yayılan benzin kokusuysa patlama demekti.

Azer aklımdakileri söylemekte benden önce davranıp uzandı ve elini yanağıma yasladı.

"Arabadan inmemiz lazım; patlayabilir çünkü. Önce ben ineceğim, sonra seni çıkaracağım. Tamam mı?"

Onu anladığımı göstermek adına elimle işaret yapınca Azer tekrar elimi sıkıp gülümsedi ve kendi tarafından indi. Ters duran arabadan dikkatlice inerken yerimde kımıldanıp bacaklarımı kendime çekmeye çalıştığımda, hissettiğim şeyle gözlerim açıldı. 

Paniğe kapılmamaya çalışarak bacağımı tekrar kendime doğru çektiysem de anlamıştım, bacağım sıkışmıştı.

Sol tarafımdan gelen sesle irkilip kafamı Azer'e doğru çevirmeye çalıştım. Yüzünde küçük küçük yaralar vardı, cam patladığında yüzüne de kırıklar gelmiş olmalıydı. Suratını görünce yüzümün aldığı şekli dağıtmak istermiş gibi gülümsedi hafifçe.

AzKar HikayeleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin