Şansımız var mı? -2

313 30 46
                                    

Satır arası yorum yaparsanız şahsen çok sevinirim. Bu son bölüm değil, biraz daha eğlenmeyi planlıyorum haberiniz olsun.

İyi okumalar, umarım beğenirsinizz :)


Arabada kısık sesle çalan türküyü dinlerken ellerimi bacaklarımın üzerinde birleştirmiş, sessizce yolu izliyordum. Bakışlarımın Azer'e kaymaması için elimden geleni yapsam da, karanlık yolun ışığı keskin hatlarını iyice aydınlatırken gözlerim ona gidiyordu. Yaptığı her iş bir insana nasıl bu kadar yakışabilir anlamıyordum. Askerliğe gittiğinden beri her döndüğünde daha da kalınlaşan kolları, direksiyonu tutarken gerilmiş, kapıya yasladığı diğer eliyle de başını destekliyordu. Onu izlediğimin farkında bile değildi büyük ihtimalle, her zaman olduğu gibi önündeki işe konsantre olmuştu çünkü. 

"Buradan sağ, değil mi?"

Bana bakmadan konuştuğunda irkilip gözlerimi kırpıştırdım.

"Evet, hemen köşe zaten." dediğimde daha önce bir kere gelmiş olmasına rağmen evi hatırlaması beni şaşırtmıştı. Gerçi mesleği detaylara dikkat etmek olan bir adamdı sonuçta, ayrıca Azer karakter olarak da hiçbir şeyi unutmazdı. 

"Yemek yok evde."

Neden söylediğimi benim de anlamadığım cümleyle yamuk bir şekilde gülüp bana baktı.

"Aç değilim zaten." dediğinde ben de hafifçe güldüm. Sonra aniden toparlanmış gibi kaşları çatıldı.

"Ama açsan alalım bir şeyler? Buralarda market var mı?"

Arabayı döndürmek için avuç içini direksiyona yasladığında başımı iki yana salladım.

"Yok, aç değilim ben de. Bira falan var, içeriz."

Azer'in çok içmediğini biliyordum, bana kıyasla en azından. Ama bunun başka bir sebebi de insan içindeyken kontrolü asla kaybetmek istememesiydi. Her zaman kontrollüydü, dikkatliydi. Mesleğinde onu iyi yapan şeylerden başka biri de buydu. 

"Ben çok-"

"Benim yanımda." dedim onu uyarır gibi. Yanımızda kimse olmadığını göstermek ister gibi etrafıma bakındığımda sırıtıp başıyla beni onayladı. 

"Peki. Sen ne diyorsan o."


"Güzelmiş."

Elinde tuttuğu birasıyla etkilenmiş gibi dudaklarını bükerek etrafı incelemesine gözlerimi devirdim. L koltuğun öteki ucunda oturmuş, bacaklarımı ortadaki kahve masasına uzatmıştım.

"Bu ilk gelişin değil?" dedim soru sorarmış gibi. Azer tekrar omuzlarını silkip tokuşturmam için birasını bana uzattığında ona doğru eğilip şişeyi onunkine dokundurdum. İkimiz de tekrar arkamıza yaslanıp sessizleştiğimizde telefonuma uzanmıştım ki Azer'in sorduğu soruyla durdum.

"Sinirlenmeyeceğine söz ver."

Kafamı ona çevirdiğimde ciddiyetle bana baktığını görünce kendimi tutamadan güldüm. 

"Ben o kadar asabi bir insan-"

Kendimi açıklama girişimimle tok bir kahkaha attı.

"Sen hayatımda gördüğüm en asabi insanlardan birisin, ki benim işim askeriyede." dediğinde tepkimi ölçmek istermiş gibi durdu ve aynı anda gülmeye başladık.

"O zaman söz veremeyeceğimi biliyorsun. Söyle ne söyleyeceksen." dedim gözlerimi kırpmadan ona bakarak. Dik bir şekilde ona baktığımda hep rahatsız oluyordu, ve şimdi de yerinde kıpırdanıp oturuşunu değiştirmişti.

AzKar HikayeleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin