Satır arası yorum yoksa yeni bölüm de yok kıhkıhkıhkıh :D
Karaca taştığı sütü soğuması için kenara almış, kaymak kısmını da sıyırmıştı. Bebeğin içebilmesi için çok sıcaktı ama zaten karnının tok olduğunu düşünüyordu. Bebeklerden pek anladığı söylenemezdi ama bebek ağlamıyorsa, işler yolunda sayılabilirdi.
İçeri geri geçtiğinde, herkesi bıraktığı yerde buldu. Bebek kendini Azer'e doğru biraz daha salmış gibiydi sadece, ancak adam hala kaskatı kesilmiş bir şekilde dikiliyordu.
"Onunla oturabilirsin, biliyorsun?" dedi Karaca dalga geçmemek için kendini zor tutarken. Azer boğazını temizleyip bebeği kollarından biraz daha uzaklaştırdı.
"Şunu... Alır mısın benden?"
Zar zor çıkartabildiği sesine lanet etti. Utanmasa koşarak uzaklaşacaktı. Karaca ise, Azer'in aksine oldukça sakin bir şekilde onlara doğru yürüdü.
Şimdi durduğu yerden bakınca, Azer Kurtuluş ve bir bebek pek uyumlu duyulmasa da gördüğü manzara kayda değerdi. Kocaman bir bedene sığınmaya çalışan küçücük bir bebek ve Azer'in gözlerinde gördüğü o şefkat kırıntıları... Bu görüntüyü bozan tek bir şey vardı, o da bebeği kendinden uzakta tutmak için dik tuttuğu dirsekleriydi.
"Bebeği elinden alırım." dediğinde Azer çaktırmamaya çalışsa da verdiği rahatlamış nefes belli oluyordu. Ancak Karaca'nın farklı bir planı vardı.
"Alırım ama, bir şartım var."
Azer tek kaşını kaldırıp ona baktığında yan gözüyle de bebeği kolluyordu Azer anlık bir saldırıdan kaçınmak istermiş gibi.
"Şart koşmaya da mı başladık?"
Karaca daha ürkütücü bir ses beklese de Azer'in tonu oyununa ayak uydururmuş gibiydi. O yüzden, Karaca dudaklarını birbirine bastırıp gülümsemesini engellemek için ekstra çaba sarf etti.
"Neden bu kadar korkuyorsun ondan?"
Azer'in yanına iyice yaklaşırken, adamın konuşmasına fırsat vermeden bu sefer daha küçük bir sesle tekrar fısıldadı. Sağ eli bebeğin sırtına çıkıp onu rahatlatmak için daireler çizerken, sesi Azer'in kulaklarına çok yakındı.
"Küçücük, masum... Hem baksana şu gözlerinin güzelliğine..."
Kadın bebekten büyülenmiş gibi bahsettiğinde, Azer onun gözlerinden görebilmek için bakışlarını çevirdi tekrar bebeğe. Yanında Karaca olduğu için farklı bakıyordu ona emindi, ama küçücük bir saniye için bebeğin gülümseyişine geri gülümsemek isterken buldu kendini.
"Seni sevdi." dedi Karaca tekrar fısıldayarak bir sır verirmiş gibi. Söylediklerini doğrularmış gibi, bebek sesini çıkartmadan Azer'e bakıyordu.
"Bak şimdi," dedi Karaca ses tonunu hiç bozmadan ve bebeğin sırtındaki elini hareket ettirip diğer eliyle de Azer'in dirseğine dokundu. Kadının dokunuşunu beklemediğinden irkildi Azer ve Karaca da bu fırsatı kolluyormuş gibi dirseğini bükmsini sağladı adamın. Karaca Koçovalı dediği kadar vardı, kaşla göz arasında bebeği Azer'in göğsüne yaslamıştı.
Azer'in tüm vücudu buz gibi soğuk bir suya atlamış gibi kasıldığında, kadın elini omzuna çıkarttı. Ara sıra onu korkutamasa da öfkelendiren düşmanına dokunurken nasıl bu kadar rahattı kendi de anlayamıyordu, ama sanki bu bebek eve bırakıldığından beri dengeler değişmişti bir şekilde.
Bebek, Karaca'nın göğsündeki sıcaklıktan sonra aradığı yeri bulmuş gibi daha da sokuldu Azer'e. Bu Karaca'nın içinde bir şeyleri kıpırdatırken Azer'in nefesini tekletmişti. Birbirlerine olan yakınlıklarından adamı çok iyi görebiliyordu Karaca.