Karaca Azer'i görmeyeli yaklaşık bir hafta olmuştu ve bu süre beklediğinden de yavaş geçmişti sanki. Üniversitesini yeni bitirmiş ve bir şirkette staja başlamıştı. Ancak staj Adana'da değil, Antalya'daydı ve Azer'i iki haftada bir görebiliyordu sadece. Yol yaklaşık sekiz saatti ve ikisini de sürekli bu işkenceyle test etmek mantıklı olmadığından iki haftada bir uçakla birbirlerinin yanına geliyorlardı.
Önünde onu görmeden geçireceği bir hafta daha olduğunu fark etmesiyle elleriyle yüzünü ovuşturdu. Kendisini pek iyi hissettiği söylenemezdi. Soğuyan havalar ve erkenden kararan gökyüzüyle kendini daha mutsuz ve bitkin hissediyordu. Ayrıca regl olmasına da az kalmıştı ve normalde bu zamanlarda en çok ihtiyacı olan şey Azer'e sıkıca sarılıp saatlerce yatakta film izlemekti. Ama bunu yapamıyordu. Yetiştirmesi gereken işler vardı, stajyer olduğu için bütün ayak işleri ona verilmişti. Çoğu zaman Azer'i aramaya vakti bile olmuyordu ve gerçekten bunaldığını hissediyordu.
Kafasını çevirip telefonuna baktığında Azer'in onu aramadığını görmek tadını daha da çok kaçırdı. Yazması gereken evrakları kaldığı küçük odadaki masaya yerleştirirken bir yandan iç çekiyordu. Sessizlikte asla çalışamadığından arkaya müzik açmaya karar verdi. Ancak çalan müziği duyunca bunun yanlış olduğunu anladı hızla.
Çok sevdiği bir parça çalıyordu ve oldukça duygusal bir parçaydı. Gözleri anında dolarken aklına Azer geldi yine. Bu duygusallığının sebebinin hormonlar olduğunu biliyordu, elinden de hiçbir şey gelmiyordu. Şimdi Azer'in burada olması, ona sıkıca sarılması, parfümünün kokusuyla mest olmayı istedi. Sonra Azer onun üzgün göründüğünü fark edecek, buna dayanamadan yanaklarını öpecekti art arda. Bu Karaca'nın gülümsemesini sağlamazsa, tüm yüzüne öpücükler kondurmaya başlayacak, Karaca gülmeye başlayıp onu itene kadar da devam edecekti. Sonra Karaca tekrar ona sarılacaktı ve Azer hep yaptığı gibi başını boynuna gömüp derin bir nefes çekecekti.
Bu senaryolar gözlerinin önüne gelince Karaca ağlamaya başladığını fark etti. Kafasını eğip karnına çevirdi kafasını.
"Bok var her ay bana şunları yaşatıyorsun!" dedi karnına. Bu sırada telefonu çalmaya başlayınca irkildi. Ekranda sevgilisinin adını görünce gülümsemek yerine daha da şiddetli ağlamaya başladı.
"Sen de yarım saat önce arayamadın!" dedi Azer onu duymuyor olmasına rağmen. Oflayarak telefonu açtı ve ağlamasını bölmeden konuştu.
"Ne var?" dedi burnunu çekip. Azer anında anlamıştı bir şeylerin yanlış olduğunu.
"Gülüm? Neyin var, bir şey mi oldu?"
Azer'in endişeli ses tonu mümkünmüş gibi Karaca'yı daha da ağlattı.
"Çocuk yapalım." dedi aniden. Hattın öteki ucundan ani bir fren sesi ve Azer'in küfrü gelince gülümsedi hafifçe.
"Ne dedin sen?" dedi tereddütle telefondaki kadına. Karaca adam onu göremiyor olsa bile omuz silkti.
"Ben çok sıkıldım her ay regl olmaktan. Hep ağlıyorum böyle. Çocuk yapalım, en azından bir dokuz ay rahat ederim." demesiyle Azer derin bir nefes verdi.
"Gülüm bence hamilelikte de hormonların coşacak ama sen bilirsin tabii. İste, hemen yapalım."
Karaca tekrar hıçkırıp akan gözyaşlarını sildi.
"Ama hamile olsam beni bir başıma bırakmazsın!" diye isyan eder etmez pişman oldu. Okumayı da, sonrasında bu stajı yapmayı da kendi istemişti. Hatta Azer çok da ısrar etmişti ona Adana'da bir şirket bulmak için, ama Karaca bunu torpil olarak gördüğünden kabul etmemişti. Kendi ayaklarının üzerinde durma deneyiydi burası onun için, ki fena da iş çıkarmıyordu aslında. Azer özlemi ortaya çıkana dek en azından.