Tatlıyla Balla

1.1K 59 20
                                    


"Aşkım, birtanem!" dedim sesimi iyice inceltip oğlumun yanaklarını severken. Azer oturduğu yerden gülerek bizi izliyordu.

"Karaca çocuk bunaldı senden. Bırak artık." demesiyle kafamı kaldırıp ona dil çıkarttım.

"Benim oğlum anneden bıkmaz, değil mi hayatım?" dedim soruyu daha çok oğluma sorarken. Demir'in ne dediğimi anlamasına imkan yoktu, ama gülümsemesini bir zafer ilan edip gururla baktım Azer'e. Gözlerini devirip bana laf yetiştirecekti ki kızımızın seslenmesiyle kafasını çevirdi. Seyhan yaptığı kumdan kalelere mutlulukla bakıp bize işaret edince göz kırptım ona.

"Aferin benim güzelime!" dediğimde Seyhan koşturarak yanımıza geri geldi ve babasının oturduğu şezlonga geçti hemen.

"Olmuş mu anne?" dediğinde kaşlarımı kaldırdım.

"Olmuş tabii ki aşkım." 

Azer kızını kendine çekti üzerindeki tişörtün saçlarından dolayı ıslanmasını umursamadan.

"Fıstığım biz seni mimar mı yapsak?" dediğinde Seyhan'ın gözlerindeki parıltı birçok şeye değerdi. 

Yaklaşık bir saattir oturduğumuzdan ötürü oldukça fenalaşmıştım. Demir kollarımda iyice uyuklarken onu pusetine yerleştirdim dikkatlice.

"Azer, ben denize gireyim diyorum." 

Azer kafasını sallayınca üzerimdeki elbiseyi çıkartmak için hamle yapmıştım ki, tekrar konuştu.

"Güzelim yalnız bir yarım saat kadar sonra girsen?"

Kaşlarımı çatıp ona baktım.

"Niye, sıra mı var?" dedim anlamsızca. Azer iç çekip boğazını temizledi.

"Sıra demeyelim de..."dedikten sonra Seyhan'a bakıp sustu. Hala anlamadığımdan kaş göz yapıyordum ki bana doğru eğilip kulağıma fısıldadı.

"Arka tarafta bir tane ırz düşmanı var, kalkacak birazdan." demesiyle hızla geri çekilip ters bir şekilde ona baktım.

"Yeri mi şimdi kıskançlığın?" dedim kızımın duymaması için fısıldarken. Azer bir kavga geldiğini tahmin ediyor gibi Seyhan'a baktı.

"Babam, sen biraz daha oyna. Biz birazdan geliyoruz annenle. Hadi güzelim." dedi ve Seyhan'ın alnından öptü. Allahtan kızımız itiraz etmeden geri dönmüştü daha önce oynadığı yere.

"Karıcığım kıskançlık falan değil bu. Şimdi sen kalkacaksın, adam sana bakacak, ben adamı döveceğim... Karakola mı gidelim çocuklarla Karaca?"

Bunu o kadar makul bir şekilde anlatıyordu ki başka birini ikna etmesi hiç uzun sürmezdi. Ama ben Azer Kurtuluş üzerine doktora yapmıştım ve beni ikna etmesi o kadar kolay değildi. Hele ki Adana sıcağında deniz kenarında otururken.

"Adamı dövmezsen bütün problem çözülüyor Azer." dedim yumuşak bir sesle. Bir espri yapmışım gibi güldü.

"Oldu canım, başka?" dedi hayretle. Sinirle nefesimi verirken kafamı hafifçe çevirip bahsettiği adama baktım. Tamam, bakıyordu ama bu yine de deniz keyfimden olmama engel oluşturmamalıydı.

"Yanında karısı var." dedim kaşlarımı kaldırıp.

"E hayatım orospu çocukluğu parayla satılmıyor ki-" dediğinde hızla kolunu vurup Demir'i işaret ettim.

"Neler diyorsun ya çocuğun yanında!" 

Azer eliyle ağzına fermuar çekerken tekrar ofladım.

AzKar HikayeleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin