Seriyle ilgili Not:
Bu seriyi yazmaya doyamıyorum inanın, o kadar keyif alıyorum ki. Uzattıkça uzatasım var, bitiresim gelmiyor. Birbirlerine de aile olmaya da acemi Azer ve Karaca yazmayı çok özlemişim. Uzatsam okumaya devam eder misiniz, yoksa Elif b*kunu çıkartma mı diyorsunuz?
Yazarın kendi iç dökmesi:
Arada bir görüntülü konuştuğum annem dışında hiç insan yüzü görmediğim 12.gün bugün. Oturup çocuk gibi ağlamak, son ses müzikle dans etmek, kaldığım odayı temizlemek ve koma uykusuna yatmak arasında gidip geliyorum. İçtiğim sigaraların bile sayısını tutmak zorundayım çünkü sigaram biterse bambaşka bir seviyede kafayı yiyebilirim. Yine de Allah beterinden saklasın, hak ettiğimiz iyi günleri göstersin.
Oruçluyken okumayınız, iyi okumalar çiçekler.
"Evleniyoruz yani?"
"Evleniyoruz yani."
Karaca ve Azer ev halkının uyanmasını beklerken Karaca'nın odasında, yatakta yan yana uzanıyorlardı. Beraber yatmışlıkları da vardı ancak ikisi de aklından geçenleri söyledikten sonra yatağın örtüsünün bozulmasını önlemeye çalışırmış gibi, arada bir mesafe bırakarak ve kıpırdamaya korkarak konuşuyorlardı.
Birkaç saniye sessizlikten sonra, yanında sessizce kıkırdamaya başlayan kıza bakmak için döndü Azer. Karaca tavanı izlerken, saçları yastığa dağılmış halde kendi kendine gülüyordu. Bu, Azer'in de gülümsemesine sebep olurken yan döndü ve başını eliyle destekleyip kıza baktı.
"Neye gülüyorsun?"
Sorduğu soru Karaca'nın yalnızca daha da gülmesine sebep olurken, kız iki yana salladı kafasını.
"İnsanlar normalde önce sevgili olur, öpüşür, evlenir ve en son çocuk sahibi olurlar. Biz tam tersini yapıyoruz fark ettiysen."
Azer de ona hak verir gibi gülünce, Karaca da aynı şekilde sağına doğru döndü ve Azer'e dikti gözlerini. Bu sırada yüzünden saatlerdir eksilmemiş olan gülümsemesi daha da büyüdü.
"Tam da tersini yapmıyoruz aslında." dedi Azer yaklaşık bir saat önce kızı öpüşünü düşünürken. Sözcükleri Karaca'nın da aklına aynı şeyi getirmişti belli ki çünkü bakışlarını kaçırsa da kızaran yanaklarını Azer'den gizleyemedi.
"O sayılmaz." dedi daha çok kendi kendine mırıldanırmış gibi. Azer onu öpmüştü ama, gerçek bir öpüşme sayılmazdı. Adamın dudaklarının kendisininkilere bastırıldığını hissetmişti sadece Karaca, yine de Azer'i uzun uzun öpmeyi, ellerini saçlarında gezdirmeyi ve adamın ona nefes almayı unutturmasını istiyordu.
Bakışlarını tekrar Azer'e çevirince, adamın istekle kendisine baktığını fark etti ve bu karnında ufak bir kasılmaya sebep oldu.
"Seni öpmemi mi istiyorsun?"
Azer o kadar derin ve arzu dolu bir sesle sormuştu ki bu soruyu, Karaca sertçe yutkunmamak için kendini zorladı.
"Öyle demedim." dedi hızla adamın onu daha fazla utandırmasına müsaade etmemek için. Ama artık çok geç olduğunun farkında değildi belli ki.
Azer yattığı yerde kendini biraz daha ona yaklaştırırken nefesini tutmuş onu izliyordu. Kendi gözleri adamın bütün yüzünde gezinirken Azer dudaklarına kilitlemişti bakışlarını. Karaca vazgeçmek istiyorsa ona vakit verecek kadar yavaş, ama bir o kadar da kararlı bir şekilde kıza yaklaştığında Karaca o saniye canını vereceğini sandı.
"Ama ben istiyorum." dedi nefesi Karaca'nın yüzüne vuracak kadar yakına geldiğinde. Karaca zaman durmuş gibi Azer'e bakarken nefes alış verişi hızlanmıştı. Şu an istediği tek şey bu adam tarafından öpülmekti ve Azer tehlikeli derecede yakındı Karaca'ya. Ama ısrarla hamle yapmıyordu. Biraz uzansa zaten dudakları buluşacaktı, ancak bunu kızın yapmasını bekliyor gibiydi. Ve Karaca, Azer'i daha fazla bekletmek istemedi.