Oflaz'a baktım. Gülümseyerek bana bakıyordu.
"Ne bakıyorsun öyle?" diye sordum.
"Salaklığına bakıyorum. Biz senelerdir ne için çalışıyoruz?" diye sorunca "Yazılı ve element sınavı için çalışıyoruz." dedim.
Çocukluğumuzdan beri birçok sporla ilgilenmiştik. Bunun sebebi elemente sahip olabilmek için sadece bir şansımız olmasıydı.
Yaşıtlarımızdan önce element bulup ormandan çıkmamız gerekiyor.
"O kadar çalışma boşa gitmeyecek, Alçin. Her türlü karşılığını alacağız."
"Yine de bir vahşi hayvan karşımıza çıksa çok zaman kaybedeceğiz. Hem ben daha hangi elemente ait olduğumu bilmiyorum. Belki de elementim olmaması gerekiyordur." dedim.
Oflaz, elini omzuma koydu ve "Alçin ikimiz birlikte adım atacağız. Hem eminim, o an içine hangi elemente ait olduğun doğar. Kaç kişi ormana girince elementinden emin olmuş. Sen de olursun." dedi.
"Yine de korkuyorum. Sen toprak elementine ait olduğuna eminsin. Toprak elementinin taşını bulup gideceksin. Ya ben yanlış elementi tercih edersem ne olacak?" diye sordum.
"Kızdırıyorsun bak beni. Hiçbir şey olmayacak." dediğinde suratımı astım. Bu korkumu gidermemişti.
"Yanlış elementi seçersem hayatımı elementsiz, normal insanlar gibi geçiririm." dedim.
Daha önce birçok kez yanlış element seçen insanlar oldu ve hepsi elementi yönetemediği için elemente sahip olmayan yaşıtına elementini devretmişti.
Aynısını yaşamak istemiyorum.
"Ayağa kalk bakayım." diyen Oflaz ile bir şey söylemeden dediğini yaptım.
O da ayağa kalktı ve omuzlarımdan tutup "Bu Terempelus, kaç tane bilim adamına ev sahipliği etti ve birçoğu elementi olmayan insanlardı. Elementin olsun ya da olmasın. Fark etmez. Önemli olan bu hayattan ne öğrendiğin ve bu öğrendiklerini nasıl kullandığın. Ben sana inanıyorum. Bu zamana kadar öğrendiklerini bugün ve yarınki yazılı sınavda en iyi sonuçla kullanacağını biliyorum."
Dudak büzdüm.
"Kraliyet Element Okuluna da gireceğiz, değil mi?" diye sordum.
O okul en iyi element dersleri olan okuldu. Oraya girebilmek için küçüklüğümden beri derslerime sıkıca bağlanıp kendimi çalışmaya adamıştım.
"Evet, gireceğiz."
Gülümseyerek Oflaz'a sarıldım.
O da kollarıyla beni sarıp sarmalayınca "Eğer benden yüksek not alırsan seni öldürürüm." diye fısıldadım.
"Öyleyse öleceğim. Çünkü senden katca üstün olduğum bir gerçek."
Bu dediği ile ondan ayrıldım ve bu iddialı cümlesinden açılan ağzım ile ona baktım.
"Çok ayıp. Bir de arkadaş olacaksın."
Sırıttı.
"Sadece hırslanmanı istiyorum." dediğinde gözlerimi kıstım.
"Seni ezip geçeceğim, Oflaz."
"Göreceğiz, Alçin."
Derin bir nefes verdim. Oflaz'a sarılmak, sohbet etmek rahatlatmıştı.
"Hangi elementlere yöneleceksin? Belirledin mi?" diye sordu.
"Evet. Hava ya da ateş elementine yöneleceğim ya da su elementine. Belki de toprak." dedim.
"Senin de bir ayarın yok be kızım. Ben bir element seçeyim diyorum, elementin birini sana yakıştıramıyorum. Bir yerden fire veriyorsun." dedi.
"Umarım ormana girdiğimde hangi elementi seçeceğimi hissederim. Aksi halde ne olacağımı bilmiyorum."
Oflaz, "Ben biliyorum, elemente sahip olmasan bile en iyi element dersi olmayan okula gidip başarılı olacaksın. Harika bir kariyerin olacak." dedi.
Tebessüm ettim. Umarım element elde edemezsem dediği gibi olurdu.
"Hadi, şimdi toplanma alanına gidelim. Erkenden gidip önlerden bir yer kapalım."
Onu onayladım. Sihirli ormana girme vakti yaklaşmıştı. Gitsek iyi olurdu.
"Gidelim."
Oflaz yürürken arkasından "Oflaz." dedim.
Bana dönünce "Ormanda yanımdan ayrılmak zorunda kalırsan ayrıl. Geleceğin daha önemli. Önceliğin toprak elementinin taşını alıp gitmek olmalı." dedim.
"Buna orada bakarız." diyerek yürümeye devam edince ona yetiştim ve "Dediğim gibi olacak." dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneş Parlarken
FantasyHer sene yirmi yaşını dolduran gençler element ormanında kendilerini simgeleyen elementin işaretlerini bulup güç elde etmek için mücadeleye girer. Sınırlı sayıda ormanın ürettiği elementleri bitmeden bulanlar güçlerini öğrenmek için ülkenin en büy...