Sevilay Hanım'a yaklaşırken önüme çıkan askere baktım.
Su gücüne sahip bir askerdi. Bana dalga halinde su fırlattığında ona güneş ışınlarıyla karşılık verdim.
Su, güneş ışınlarıma değdiğinde "cos" diye bir ses çıkmıştı.
"Hava elementine sahip Meva."
Anonsu duyduğumda tüm elim ayağım boşalmıştı.
Savaşta ölen herkesin ismi anons yapılıyordu ve Meva...
"Meva!" diye bağıran Efkan'ın sesini duyduğumda onlara baktım.
Meva yerdeydi.
Efkan koşarak onun yanına eğildiğinde gözlerim dolmuştu.
"Meva..."
"Alçin!" diye bağıran Ogeday'ın sesini duyduğumda arkama döndüm.
Az önce savaştığım asker bana saldıracakken Ogeday önüme geçip sis kullanarak bir kalkan oluşturmuştu.
"Sen karşı taraftan değil misin?" diye sordum şaşkınlıkla.
"Mirsad Beyler son olanlardan sonra araştırma yaptı ve sizin haklı olduğunuzu anladı. Halk size yardım için geliyor."
Bu içimi az da olsa rahatlatmıştı.
"Sen arkadaşına git, ben seni koruyacağım." dediğinde tereddüt etmiştim.
"Söz veriyorum. Hadi git!"
"Sağ ol." dedim ve koşarak Meva'nın yanına gittim.
Meva'nın yanına giderken yerde oturan Efkan hıçkırarak ağlıyordu.
Ona yaklaşan askeri gördüğümde hızla o askere güneş topu fırlattım.
"Efkan dikkat et!" diye bağırdım.
Efkan beni duymazken ona yaklaşmaya çalışan başka askerler de vardı.
Ben birini uzak tutmaya çalışırken Efkan kendisine doğru gelen askere baktı.
O askeri kendisi halleder diye düşünürken Efkan o askerin kendisine attığı zehirli havayı soludu.
Karşı çıkmamıştı.
Zehirli hava öksürmesine sebep olurken korkuyla "Efkan!" diye bağırdım.
Efkan, Meva'nın yanına düştüğünde onu vuran askeri vurdum.
Yanlarına vardığımda Efkan, "Pişman değilim." dedi.
"Efkan hayır."
Gözlerimden yaşlar akarken Efkan tebessüm etti ve Meva'nın elini tuttu.
"İntikamını al ve hayatına devam et. Lütfen bize bir günden fazla yas tutma. Bu gezegeni düzeltmek için çalış."
Efkan son nefesini verdiğinde büyük bir çığlık attım.
"Efkan..."
"Su elementine sahip Efkan."
"Efkan!"
Yalçın koşarak yanımıza geldiğinde yan yana cesetleri olan Meva ve Efkan'ı görünce duraksadı.
Titreyen sesimle "Yalçın." dedim.
Yalçın, iki askerimizi yanımıza çekti ve "Meva ve Efkan'ın cesetlerini güvenli bir yere götürün. Savaş bitince ikisinin cenazesi olacak." dedi.
"Morga götürürüz." diyen asker Meva'yı kucaklarken Yalçın, "Çok iyi olur." dedi.
Diğer asker de Efkan'ı sırtlanınca derin bir nefes alıp verdim.
"Yalçın."
Yalçın bana baktı ve "Efendim." dedi.
"Herkesi birer birer kaybediyoruz." dedim.
Önce Gökbay karşı tarafa geçti, sonra Oflaz ağır yaralandı. Şimdi de Meva ile Efkan hayatlarını kaybetti.
Bir başkasına daha bir şey olacak diye çok korkuyordum.
"Keşke yapabileceğim bir şey olsa. En az hasarla kurtarmamız için elimden geleni yapacağım." dedi.
"Lütfen kendine çok dikkat et. Seni kaybetmeye de dayanamam."
Yalçın, "Edeceğim." derken Sevilay Hanım'ı gördüm.
"Ben şimdi gitmeliyim." dedim ve koşarak Sevilay Hanım'ın yanına gittim.
Sevilay Hanım beni görünce güldü.
"Ölümüne mi geldin Alçin?"
"Hayır senin ölümünü getirdim."
İkimiz de saldırı için hazırlanırken Sevilay Hanım'ın şu an benden daha güçlü olduğunu biliyordum.
Daha element temsilcisi olarak güçlerimi sergilemeye başlayamamıştım.
Umarım sergilemeye başladığımda çok geç olmaz.
Sevilay Hanım bana doğru bir ateş topu fırlattığında bir kalkan yaptım ve kalkanımdan çevreye güneş ışığı yansıttım.
Yansıttığım ışık Sevilay Hanım'ı rahatsız ederken bir duyuru dikkatimi dağıttı.
"Hava elementine sahip Ogeday."
Herkes birer birer gidiyordu.
Sevilay Hanım dikkatimin dağılmasını fırsat bilip kalkanıma alev topu fırlattı.
Dengemi sağlayamayıp sırt üstü düştüğümde acıyla yüzümü buruşturdum.
"İşin bitti Alçin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneş Parlarken
FantasyHer sene yirmi yaşını dolduran gençler element ormanında kendilerini simgeleyen elementin işaretlerini bulup güç elde etmek için mücadeleye girer. Sınırlı sayıda ormanın ürettiği elementleri bitmeden bulanlar güçlerini öğrenmek için ülkenin en büy...