"Onun yerini ve ismini sormayacağız da neyi soracağız?" diye sordu Yalçın.
"Volkan gücünün element temsilcisini değil, element temsilcisi olduğunu nasıl anladığını sormanız lazım."
"Ama bunu da ancak bize element temsilcisi söyleyebilir." dedim.
"Bu düşünceyi neye dayanarak buldunuz?" diye sorunca Yalçın, "Asırlardır bu değişmeyen bir bilgi. Kime sorsak bu cevabı verir." dedi.
Uysal Bey, masasının çekmecesini açtı ve içinden mühürlü bir mektup çıkardı.
Masasının üzerine koyduktan sonra bize doğru ittirdiği mektuba merakla baktım.
"Volkan gücünün element temsilcisinden sana bırakıldı Alçin."
Mektubu heyecanla alıyordum ki Uysal Bey mektubun üzerine elini koydu.
"Ancak bunu şimdi açmayacaksın."
Anlamayarak, "Ne zaman açacağım?" diye sordum.
"Bu da sana bağlı." diyen Uysal Bey kafamı daha da karıştırmıştı.
Yalçın kafamın karıştığını anlamış olmalı ki olaya müdahale etti.
"Lütfen daha açık olun."
"Volkan gücünün element temsilcisine göre sen kendinin element temsilcisi olduğuna dair bir olay yaşayacaksın ve doğrulamak için bu mektubu açacaksın. Daha öncesinde açarsan olaylar istemediğimiz gibi ilerleyebilir."
"Peki bu olay ne zaman olacak?" diye sordum.
"Volkan gücünün element temsilcisi gücünü aldığı hafta içerisinde bu olayı yaşamıştı. Senin de bu sürede yaşayacağını düşünüyordu."
Yalçın, "Bu olayın Alçin'e olumsuz bir etkisi olacak mı?" diye sordu.
"Bu seni niye ilgilendiriyor?" diye sordu Uysal Bey.
"Alçin'i korumak ile görevliyim. Bu yüzden ilgilendiriyor."
Uysal Bey, "Senin görevin Alçin'i gözlemleyip onun gücünün ne olduğunu anlamaktı. Koruma işi bize ait." diye karşılık verdi.
Uysal Bey, Yalçın'ı sanki bilerek zorluyordu. Yalçın da bunun farkındaydı, sinirlennemek için derin bir nefes alıp verdi.
"Onun eğitim, barınma ve korunma gibi ihtiyaçlarını kontrol etmek de benim görevlerim arasında."
"Eğitimde ona uygun öğretmenler tercih ettiğin gibi korunmada da onu koruyacak kişiyi seçip kenara çekilmen lazımdı."
"En iyi koruyabilecek kişi olarak kendimi gördüm. Başka bir sorunuz?"
"Yok, gidebilirsiniz."
Ben mektubu alırken Yalçın ayaklanıp el bileğinden tuttu. Yalçın beni çekiştirirken ona uyum sağlayarak odadan çıktım.
Ben el bileğimi tutmasına takılırken Yalçın, Uysal Bey yüzünden söyleniyordu.
"Adam şansını çok zorladı. Sormadı soru kalmadı."
Söylenmeye devam ederken gözü bileğimdeki eline takıldı. Elini hızla çekerken utanmıştı.
"Yurda geri dönelim."
Onu onaylayacaktım ki Yalçın'ın giymem için verdiği ceketi Uysal Bey'in odasında çıkarıp orada unuttuğumun farkına vardım.
"Yalçın."
"Efendim."
"Ceketini Uysal Bey'in odasında unuttum."
"Ben gidip alayım." dediğinde "Sen dur. Tekrar sinirlenip dönersin. Ben gidip alırım." dedim.
"Eh peki."
Büyük adımlar atarak Uysal Bey'in odasına gittim. Kapısını tıktıklayacaktım ki birisi ile benim hakkımda konuştuğunu duydum.
"Senin istediklerinin bire bir aynısını yapıp kıza mektubu verdim."
Birisinin mahremiyetine hep saygı duymuşumdur ama bu benim hakkımda olduğu için bence dinleyebilirdim.
Kulağımı kapıya yasladım ve konuşmanın devamını dinlemeye başladım.
Galiba telefonda konuşuyordu. Çünkü karşı tarafın sesi gelmiyordu.
"Evet, istediğin gibi neler döndüğünü öğrenmek için sorular sordum. Tahminin doğru çıktı."
Ne tahmini yapmıştı da az önce sorduğu sorular ile bu tahmini doğrulanmıştı?
Ayrıca kiminle konuşuyordu?
"Bence yapma. Kendileri zaten zorlanıyorlar. Bir de sen dediklerini yaparsan işler daha da karışır."
Kaşlarımı çattım.
Konuştuğu kişi ne yapacaktı da bizim işlerimiz zorlaşacaktı?
"Tamam, her zamanki yerde buluşuruz."
"Tamam görüşürüz."
Kapıya doğru ayak sesleri duyulurken vakit kaybetmeden kapıdan yaklaşık üç metre uzaklaştım.
Uysal Bey odasından çıktığında kaşlarını çatarak bana baktı.
"Alçin burada ne yapıyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneş Parlarken
FantasíaHer sene yirmi yaşını dolduran gençler element ormanında kendilerini simgeleyen elementin işaretlerini bulup güç elde etmek için mücadeleye girer. Sınırlı sayıda ormanın ürettiği elementleri bitmeden bulanlar güçlerini öğrenmek için ülkenin en büy...