Biraz Dilay ile Yalçın biraz Oflaz ile ben derken tüm konuyu Gökbaylara detaylıca anlatmıştık.
Meva ve Efkan anlattıklarımızdan dolayı şoka girerken Gökbay düşünüyordu.
"Sevilay Hanım'ın bu işin tam olarak kötü karakter noktasında olduğuna emin misiniz?" diye sordu Gökbay.
"Eminiz." dedi Yalçın.
"Belki Sevilay Hanım da üstlerinin emriyle çalışıyordur ya da onu kandırıyorlardır. Her türlü ihtimali düşünmek lazım." dedi Gökbay.
"Eminiz dedik Gökbay." diyen Dilay ile Gökbay geri düşünmeye döndü.
"Sen bunu niye bu kadar takıldın?" diye soran Oflaz ile Gökbay birkaç saniye duraksadı.
"Bu çok büyük bir iddia. Gerçekliğini doğrulama dan hareket etmek istemiyorum. Haklıysanız ölene kadar yanınızda mücadele ederim ama değilseniz de körü körüne öldürülmek istemiyorum."
"Adam bu konuda haklı. Sonuçta işin ucu hayatını etkiliyor." dedi Dilay.
Yalçın, "Bunları öğrenmiş olabilirsiniz ama hala sizin için geç değil." dedi.
Meva anlamayarak "Nasıl?" diye sordu.
"Bunları hiç bilmiyormuş gibi gidersiniz ve olaylara dahil olmazsınız." diyen Yalçın ile Mevalar tekrardan ne yapacaklarını düşünmeye başladılar.
İkisi de korkuyordu. Bu surat ifadelerinden anlaşılıyordu. Yine de geri adım atmadılar.
"Biz ne yapabiliriz?" diye sordu Efkan.
"Şu anlık yapabileceğiniz bir şey yok." dedi Yalçın.
"Aslında bir yardımımız dokunabilir." diye mırıldanan Meva'nın aklında bir şey olduğu belliydi.
"Ne düşünüyorsun?" diye soran Dilay ile Meva hepimize kısa bir bakış attı.
"Sevilay Hanım'ın uğraşması için yeni bir olay çıkarabiliriz."
Merakla, "O nasıl olacak?" diye sordum.
"Siz düşmanlarınızı nasıl alt edersiniz?" diyen Meva'nın sorusuna Gökbay, "Düşmanım kadın mı erkek mi?" diye yanıt verdi.
Dilay, Gökbay'ın bu dediğine göz devirdikten sonra "Nefret ediyorsam işkence edip öldürürüm. Sadece düşmanım ise direkt öldürürüm." dedi.
Bu cevabı ürkmeme sebep olurken tek korkanın ben olmadığımı gördüm. Meva ve Efkan da korkmuştu.
"Dilay yine insanları korkutuyorsun." diye onu uyaran Yalçın ile Dilay, "Pardon, kusura bakmayın. Öldüreceğimi daha kibar söylemeliydim." dedi.
Oflaz, "Meva sen devam et hadi." dedi.
"Bir düşmanı alt etmenin en kolay yolu onun hakkında dedikodu çıkarmaktır."
"Nasıl?" diye sordum.
"Dedikoduyu denize atılan bir taş gibi düşünebilirsiniz. Sadece düştüğü yeri değil, çevresini de etkiler. Hatta büyüyerek daha fazla alanı etkisi altına alır."
"Ne dedikodusu mesela?" diye sordu Dilay.
"Bekar ve yakışıklı bir öğretmen ile gizli ilişkisi olduğunu söylemek en etkili olanı. Koktuğunu ya da askerlere kaba davrandığı hakkında yalanlar da uydurabiliriz. Sonuçta kulaktan kulağa derken ne dedikodunun kaynağı bulunur ne de Sevilay Hanım bizimle uğraşır. Dedikoduları sonlandırmak için çabalar."
Gökbay, "Bu çok saçma." dedi.
"Aslında çok mantıklı. Hem biz de vakit kazanırız." dedi Dilay.
"Sevilay Hanım evli değil mi? İlişki hakkındaki dedikodu ağır olur." diyen Gökbay'a hak vermiştim.
Bir çiftin yuvasının yıkılmasına neden olmak istemiyordum.
"Kocası ona güvenmeli. Kocası sırf bir dedikodu yüzünden ondan ayrılacak bir adam ise bu yaptığımız Sevilay Hanım'a iyilik bile sayılabilir." dedi Yalçın.
"Bu fikir beni huzursuz etti." diyen Oflaz'a Gökbay da katıldı.
Onların ardından ben de "Başka bir yol bulmamız daha hoş olabilir." dedim.
"Sevilay Hanım'a zarar vermeyecek bir dedikodu çıkarabiliriz bence." diyerek duvara yaslanan Efkan'a Dilay, "Hatta kadına yardım edelim." dedi.
"Dalga geçme. Burada çözüm bulmaya çalışıyorum." dedi Efkan.
Odamda sessizlik oluştuğunda derin bir nefes aldım.
Oflaz aklına bir fikir geldiği belli yüz ifadesi ile doğruldu.
"Aslında bir yol var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneş Parlarken
FantasyHer sene yirmi yaşını dolduran gençler element ormanında kendilerini simgeleyen elementin işaretlerini bulup güç elde etmek için mücadeleye girer. Sınırlı sayıda ormanın ürettiği elementleri bitmeden bulanlar güçlerini öğrenmek için ülkenin en büy...