Özel

4.1K 346 139
                                    

Akademiden çıktığımızda Oflaz, "Neler oldu, anlatsana." dedi.

"Yalçın doğru söylüyor olabilir." dedim.

"Bunu nereden çıkardın?" diye sordu.

"Seninle ofise giren asker bugün beni tutuklamak isteyen birliğin içindeydi, eminim."

Oflaz kaşlarını çattı.

"Bunun anlamı senin tutuklama emrini Sevilay Hanım verdi."

"Güya beni kurtaran kişi de Sevilay Hanım'dı."

"Seni kandırıyor ama neden? Buna niye ihtiyaç duydu?

Oflaz'ın sorularının cevaplarını ben de merak ediyorum. Bunu yapma sebebi neydi?

"Yalçın ile ilk karşılaştığım yere gitmeliyiz. Belki onu bulabiliriz ve neler olduğunu öğreniriz." dedim.

Bir şeyleri açığa çıkarmaya yaklaşmak heyecanlandırmıştı.

"Ona güvenmeli miyiz? Sonuçta seni dondurup zorla güç verdi." Oflaz da haklıydı. Bize zarar verebilirdi.

"Biliyorum. Yine de bu tehlikeyi göze almak mantıklı geliyor. Bizi aydınlatabileceğine inanıyorum."

Umarım haksız çıkmam.

"Ben genellikle aydınlatmak yerine dondururum."

Duyduğum sesin sahibine şaşkınlıkla döndüm. Yalçın tam arkamda durmuş, bizi dinliyordu.

Yüzü gözü yara içindeydi. Askerlerden kaçarken olmuş olmalıydı.

"Yalçın." dedim.

"Önüne dön ve beni dinle."

Dediğini yaptım. Meydanın ortasında bize zarar veremezdi. Bu yüzden rahattım.

"Beş dakika sonra akademinin alt sokağında buluşalım." derken fısıldıyordu.

"Tamam."

Yalçın büyük adımlar ile yanımızdan geçip uzaklaşırken Oflaz, "Bu sapık gibi her yerde seni mi takip ediyor?" diye sordu.

"Hiçbir fikrim yok." dedim.

Daha önce askerler beni tutuklamaya çalışırken de oradaydı. Cidden beni takip ediyordu.

Oflaz, "Alt sokağa gidelim bakalım. Neler anlatacak merak ediyorum." derken alt sokak aklımda canlanmıştı.

"Alt sokak marketlerin arka kapısının olduğu yer değil mi?" diye sordum.

"Öyle. Muhtemelen tenha ve kimse konuştuğumuzu duymaz diye orayı seçti." dedi.

Yürümeye başlarken "Yüzü başı yara içindeydi. Fark ettin mi?" diye sordum.

"Kaç tane askerden kaçtı. Bu kadar ucuz atlatması bile şans."

"Yani benim yüzümden oldu." diye mırıldandım. Vicdanım sızlamıştı.

"Sen doğru olanı yaptın."

"Ah bunu konuşmayalım. Vicdanım rahatsız ediyor."

"Sen nasıl istersen." dediğinde zorlamadı diye mutluydum.

Oflaz ile alt sokağa geldiğimizde kaldırıma oturmuş, bizi bekleyen Yalçın anında dikkatimi çekti.

Bir şeyler düşünüyordu. Dertliydi.

"Selam." dedim tedirginlikle.

Yaptığım seçimden dolayı bana nasıl tepki gösterecekti? Bunu bilmemek tedirgin olmama sebebiyet veriyordu.

Yalçın selamımı almadan Oflaz'ı süzdü. "Bu kim?"

"Arkadaşım."

Yalçın ayağa kalktıktan sonra "Güvenilir olduğuna emin misin?" diye sordu.

"Eminim."

Yalçın düşünürken vicdanımı rahatsız ettiği için "Olanlar için üzgünüm." dedim.

Yalçın bunu beklemediği için şaşırmıştı. Dudağı yukarı doğru kıvrıldı.

"Sana ihanet etmiş gibi hissediyorum ama sen de beni anla. Sana güvenemezdim. Şu anda da tam güvenmiş değilim ama bazı gerçekleri öğrenmek istiyorum."

Tebessüm etti.

"Ben acemice bir iş yaptım. Bana güvenmemen normal."

"Anlayışın için sağ ol." dedim.

"Benim için sıkıntı olmayacak zaten, senin için olacak." diyen Yalçın ile vücudumdaki tüm kan çekildi.

"Bu da ne demek oluyor?" diye sordu Oflaz.

"Yetkililer özel akademizi bulmak üzereler. Senin gibi bir acemiyi aramıza almak hayatını tehlikeye atar."

Anlamayarak Yalçın'a baktım.

Oflaz, "Özel akademi derken?" diye sordu.

"En baştan her şeyi anlatır mısın?" diye sordum.

Yalçın, "Doğru." diye mırıldandı.

Çevreye bakındıktan sonra "Her şeyi sana anlatmam gerekiyor." dedi.

"Öyleyse hemen başla, meraktan çatlayacağım." dediğimde hafifçe güldü.

"O kadar basit değil. Öncelikle bunu dışarıda anlatmak tehlikeli. Gidebileceğimiz bir yer var mı?" diye sordu.

"Aslında var." diye mırıldandım.

Güneş Parlarken Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin