Kritik

1.6K 202 237
                                    

Saklı kentte şifahaneye geldiğimizde Oflaz ile şifacılar hızla ilgilenmeye başlamışlardı.

Gözlerim dolarken "Oflaz'ı kaybedebilirim." dedim.

Yalçın, "Hemen kötü düşünme." dediğinde "Ateş elementinin temsilcisi bunu söylemişti!" diye bağırdım.

Dilay kaşlarını çattı.

"Ateş elementinin temsilcisi ne demişti?"

"O gün rüyama girdiklerinde sevdiğim insanların öleceğini söylediler! Oflaz'ı, belki de sizi kaybedeceğim!"

Koridorda bir sessizlik oluştuğunda Meva, "Zaten ölme şansımız vardı." dedi.

"Artık kesinleşti. Belki size bir şey olmayacak, annem ve babamı kaybedeceğim. Bilmiyorum. Belki de sizi. Delirmek üzereyim!"

"Diğerlerini bilmiyorum ama ben ölüme hazırım." diyen Efkan'a şaşkınlıkla baktım. Normalde bu tür işlerde en çok korkan o olurdu.

"Ben de ölmeye hazırım."

"Ben de."

"Ben de."

Bu dedikleri beni duygulandırırken "Teşekkürler çocuklar." dedim.

"Biz de ölmeye hazırız."

Babamın sesini duyduğumda şaşkınlıkla sesin geldiği yöne döndüm.

Annemi, babamı, Uysal Bey'i ve bize kahvaltı borcu olan Karam Abi'yi gördüm.

"Sizin burada ne işiniz var?" diye sordum.

Babam, "Uysal işlerin büyüdüğünü söyledi. Gelmemiz gerektiğini düşündük." dedi.

"Volkan gücünün element temsilcisi."

"Benim." diyen babam ile şok içerisinde anneme döndüm. Volkan gücünün element temsilcisinin sevdiği kadın, annemdi.

Uysal Bey, "O gün benim telefon konuşmamı dinlediğini biliyorum, Alçin. Telefondaki kişi babandı." dediğinde utanmıştım.

"Yanlış anlamıştım."

Uysal Bey, "Normal, o telefon konuşması yanlış anlaşılmaya müsaitt ama merak etme. Babana bir söz verdim. İhanet etmem." dedi.

"O zaman Yalçınları eve getirdiğimde, size bu güç işlerini söylediğimde gerçekleri zaten biliyordunuz."

"Evet, bize çok rahat yalan söyledin hanımefendi. Kim bilir başka ne yalanların var." diyerek gözümü korkutan anneme "Onlar zorunluluktandı." dedim.

Annem beni onaylamazken "Oflaz oğlum nasıl?" diye sordu.

Gözümden yaş akarken "Durumu kritik. Şifacılar dayanamayacağını söylüyorlar." dedim.

"Oflaz güçlü çocuktur. Dayanır." diyen babam, kendine bile güvenmiyordu.

Oflaz'a bir şey olursa kendime gelemezdim. O benim küçüklük arkadaşım, kardeşim. Canımdan bir parçaydı.

Odasından şifacı çıkınca Karam Abi, "Durumu nasıl?" diye sordu.

"Biz elimizden geleni yaptık ama hayata tutunması güç görünüyor. Onu burada misafir edip durumunu gözlemleyeceğiz."

Umutla "Onu görebilir miyim?" diye sordum.

"Evet ama çok yormayın." diyen şifacıya teşekkür ettikten sonra Oflaz'ın kaldığı odaya daldım.

Bir sürü merhem ile yaşama bağlanmaya çalışan Oflaz'ı görünce gözlerimden yaşlar aktı.

"Oflaz."

"Kardeşim."

Hızla yanına gidip hasta yatağının yanında çömeldim.

Oflaz'ın elini tutarken "Beni kurtarmak için kendini feda edemezsin!" dedim.

Yüzümü eline gömerken "Sensiz yapamam. Lütfen beni bırakacak kişi sen olma." dedim.

"Alçin."

Hırıltılı bir ses tonunda zorlukla söylenen ismim ile Oflaz'ın yüzüne gördüm.

Titreyen sesimle "Efendim Oflaz. Dinliyorum ben seni." dedim.

"Seni kurtarmak için bir daha olsa tekrar kendimi feda ederim."

"İlla ağzını burnunu kırayım mı? Öyle mi adam olacaksın?" diye sordum.

Oflaz bu dediğime acıyla gülümserken "Nasıl hissediyorsun?" diye sordum.

"Canım yanıyor."

Oflaz normalde canı yandığında bunu bana belli etmeyen biriydi. Şimdi kendisi söylüyorsa canı çok yanıyor olmalıydı.

"Yapabileceğim bir şey var mı?" diye sordum.

"Hani bana kendinden hiç hoşlanıp hoşlanmadığımı sormuştun ya."

"Evet?"

"Senden hoşlanıyorum."

Oflaz acıyla gülümsedi.

"Senden çok hoşlanıyorum ve duygularıma senelerdir laf geçiremiyorum."

"Oflaz..."

"Özür dilerim. Senin bir ilişkin varken bunu itiraf etmem doğru değildi ama ölmeden önce sana hislerimi açmak istedim. Çünkü sen saklamamı istemezdin."

"Ölmeyeceksin Oflaz!"

Oflaz bir şey demek yerine sadece bana baktı.

Gözlerimden akan yaşları eliyle sildikten sonra "Annenlere olan yemek sözlerimi yerine getiremeyeceğim galiba." dedi.

Bu dediği beni daha da ağlatırken gözlerini yumdu.

Güneş Parlarken Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin