Şifahaneye geldiğimizde odanın kapısında yere çömelmiş Dilay'ı gördüğümde içim parçalandı. Kız kendinden geçmişti.
Yalçın hızla Dilay'ın yanına çömeldiğinde Dilay hiçbir şey demeden ona sarıldı ve hıçkırarak ağlamaya başladı.
Benim de gözlerim dolarken bir aydır her gün birlikte takıldığım arkadaşımın kendi canına kıymak istediğini kabullenemiyordum.
Oflaz bana destek olmak için kolunu belime sardığında yüzümü göğsüne gömdüm. Ağlamamak için kendimi tutuyordum.
Odanın kapısının açıldığını duyduğumda Oflaz'dan ayrıldım.
Dışarı çıkan şifacıya endişeyle "Gökbay nasıl?" diye sordum.
"Hayati tehlikesi kalmadı. Yapılan ilk yardım onun hayatını kurtarmış. Şimdi kendine yavaş yavaş geliyor. Onu görebilirsiniz."
İçim rahatlarken Oflaz, "Teşekkürler doktor." dedi.
İçeri girdiğimizde hasta yatağında daha kendine gelememiş Gökbay'ı gördük.
Dilay hızla yanına gidip ona sarıldığında "Sen tam bir geri zekalısın!" diye bağırdı.
Gökbay onun ne dediğini bile anlamamıştı ama hafifçe gülümsedi.
Dilay ondan ayrıldığında koluna yumruk attı ve "Geri zekalı!" dedi.
"Ailesi ile sorunları tahminimizden bile büyük olmalı. Yoksa kendisini öldürecek kadar ileriye gitmezdi." dedim.
"Ona yardımcı olamadığımız için kendimi suçlu hissediyorum." dedi Meva.
Efkan, "Ben de öyle. İyi arkadaş değilmişiz gibi." diye onu destekledi.
"Doktor!"
Koridorda duyduğum Sevilay Hanım'ın sesi, korkuyla Yalçın'a bakmama sebep oldu.
Endişeyle "Yoksa sen buraya girerken mi gördü?" diye sordum.
Yalçın, "Bilmiyorum. Aklım tamamen Dilay'daydı." dedi.
Odanın içindeki doktor muayene paravanını gösterdim ve "Arkasına saklan. Sevilay Hanım gelirse bir şekilde seni buradan çıkarırız." dedim.
Oflaz, "Siz Sevilay Hanım'ı oyalarsınız. Ben Yalçın'ı çıkarırım." dediğinde "Tamam." dedik.
Yalçın paravanın arkasına saklandıktan saniyeler sonra içeri giren Sevilay Hanım ne beni ne de bir başkasını umursamıştı.
"Oğlum!"
Sevilay Hanım'ın ağlamaklı çıkan sesinin sebebi Gökbay'dı.
Sevilay Hanım, Gökbay'ın hasta yatağının kenarına otururken titreyen elleriyle Gökbay'ın saçlarını okşamaya başladı.
"Hepsi benim yüzümden. Seni o kadar zorlamamam lazımdı."
"Anne."
Hepimiz şok içinde birbirimize bakarken ne tepki vereceğimizi bilmiyorduk.
"Efendim oğlum."
Gökbay, "Üzgünüm anne." diye mırıldanırken tüm yapboz parçaları oturmaya başlamıştı.
"Belki Sevilay Hanım da üstlerinin emriyle çalışıyordur ya da onu kandırıyorlardır. Her türlü ihtimali düşünmek lazım."
"Bu çok büyük bir iddia. Gerçekliğini doğrulamadan hareket etmek istemiyorum. Haklıysanız ölene kadar yanınızda mücadele ederim ama değilseniz de körü körüne öldürülmek istemiyorum."
"Sevilay Hanım evli değil mi? İlişki hakkındaki dedikodu ağır olur."
"Bu fikir beni huzursuz etti."
"Ben kart bulup geleceğim."
"Sevilay Hanım'ın kartını almak kolay mı sanıyorsun?"
"Hiçbir şey olmayacak. Sevilay Hanım, gizli müfettiş dedikodusu yüzünden hazırlığa koyuldu. Bugün ofisine uğramaz bile, yarına kadar da ben yerine koymuş olurum."
"Beni tüm gerçekliğim ile tanısan formaliteden bile evlenmek istemezsin."
Bu yüzden başta Sevilay Hanım'ın bir suçlu olduğunu kabullenmek istemedi, bir öğretmen ile dedikodusunu çıkartmamıza izin vermedi.
Oğlundan başka kim ofisine o kadar rahat girip çıkabilirdi ki?
En önemlisi bize yardım ettiği gibi Sevilay Hanım'a da yardım ediyor muydu?
Sevilay Hanım, Gökbay ile ilgilenirken sırtını hem bize hem de kapıya vermişti.
Oflaz yavaşça Yalçın'ı tutup odadan çıkarırken onlar ile Sevilay Hanım arasına duvar örmüştük.
Oflaz, Yalçın'ı odadan çıkardığında rahat bir nefes aldım.
Sevilay Hanım bize baktığında merakla "Oğlumu içinizden biri kurtarmış. Doktor söyledi." dedi.
Dilay, "O bendim." dediğinde Sevilay Hanım, "Bundan sonra oğlum benim için birinci, sen ikinci sıradasın. Bir derdin, ihtiyacın olursa bana geliyorsun." dedi.
Dilay, "Öyle yaparım." derken gerçekler canını yakmıştı.
"İsmin neydi?"
"Dilay, Sevilay Hanım."
"Memnun oldum Dilaycım."
"Ben de Sevilay Hanım."
İçeriyi bir sessizlik kapladığı sıra dışarıdan askerlerin sesleri gelmeye başladı. Bu iyiye işaret değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneş Parlarken
FantasyHer sene yirmi yaşını dolduran gençler element ormanında kendilerini simgeleyen elementin işaretlerini bulup güç elde etmek için mücadeleye girer. Sınırlı sayıda ormanın ürettiği elementleri bitmeden bulanlar güçlerini öğrenmek için ülkenin en büy...