Odamın kapısı tıktıklanınca kısılmış sesimle "Gel." dedim.
Annem odaya girince gözyaşlarımı sildim ve yatakta doğruldum.
"Güzel kızım." diyen anneme "Element hakkında konuşmak istemiyorum, lütfen." dedim.
"Peki, sadece seninle her halükarda gurur duyduğumuzu bilmelisin."
Başımı yavaşça aşağı yukarı salladım.
"Oflaz da seni görmek istiyor." diyen anneme "Tamam." dedim.
Annem odadan çıktıktan saniyeler sonra Oflaz içeri girince odamın ışığını yaktı.
"Depresyona devam mı?" diye sorduğunda sadece ona bakmakla yetindim.
"Anladım ki devam ediyor."
Yanıma oturduğunda "Herkesin önünde rezil oldum." dedim.
"Kimse senin yanlış element seçtiğini konuşmuyor. Bana inan." dediğinde "Yine de kendimi kötü hissediyorum. Küçüklükte kurduğum hayat planı altüst oldu. Element sahibi olacaktım, ustalaşacaktım, asker olacaktım. Şimdi olamam." dedim.
Gözlerim tekrar dolarken Oflaz elimi tuttu.
"Bugün kimera sana saldırdığında gösterdiğin azim, güç ve dayanıklığın herkesi etkiledi. Mirsad Bey'den tut, askeri kuvvete kadar."
"Ondan da kendim kurtulmadım ki, Gökbay isimli adam yardım etti." dedim.
"Yine de çok büyük bir başarı elde ettin ve bu senin askeri kuvvete girmen için yeterli."
Oflaz'ın kurduğu cümle ile anlayamayarak ona baktım.
"Element sahibi olmayanlar askeri kuvvete giremiyor."
"Normalde askeri kuvvete giremiyor." diyen Oflaz ile heyecanla ona baktım.
"Cesaretin onların hoşuna gitmiş. Eğer askeri hazırlığa katılırsan ve başarıyla tamamlarsan bir şansın olduğunu söylediler."
Hızla Oflaz'a sarıldım.
"Bu mükemmel bir haber."
"O zaman ayağa kalk. Benimle birlikte kutlamaya geliyorsun." diyen Oflaz'dan ayrıldım.
"Ne kutlaması?"
"Element sahibi olanlara tebrik etmek için parti düzenliyorlar. Yanımızda bir kişi götürme hakkımız var, sen de benimle gel."
"Ben gelmesem daha iyi olacak." diye mırıldandım.
Kaşlarını çattı.
"Saçmalama. Sen olmadan olmaz." dediğinde iyi niyetini anlıyordum.
"Sadece o ortama girersem imreneceğim ve daha kötü hissedeceğim." diye açıklama yaptım.
Oflaz ayağa kalktıktan sonra "O zaman kutlamaya gitmeyiz. Beraber kafa dağıtalım." dedi.
Ayağa kalktım ve "Sen o kutlamaya gidiyorsun. Ben de dışarı çıkıp hava alıyorum. Böyle için rahat eder mi?" diye sordum.
"Yanında olursam daha rahat ederim."
"O zaman da ben rahat edemem. Tek başıma kalıp kendimi toparlamam lazım."
Oflaz kısa bir süre düşündü.
"Teklifim hala açık. İstediğinde kutlamaya gelebilirsin ya da beni kutlamadan kaçırıp başka yere gidebiliriz." dedi.
Gülümseyerek, "Tamam." dedim.
"O zaman ben kaçıyorum."
"Kaç bakalım."
Oflaz odamdan çıkınca eşofman ve bir tişört alıp üzerime geçirdim.
Hava esiyordur. Üzerime bir de hırka aldım.
Spor ayakkabılarımı ayağıma geçirdikten sonra odamdan çıktım ve "Ben yürüyüşe çıkıyorum!" diye bağırdım.
Annem ve babam salondan çıkıp "Biz de gelelim mi?" diye sordular.
"Yok, sağ olun. Kafa dağıtacağım sadece."
"Çok geç kalma, kutlama olur diye sokağa çıkarlar. O kalabalıkta kendini tehlikeye atma." diyen anneme "Tenha yerlerde koşu yaparım. Pek kalabalığa girmek istemiyorum." dedim.
Annem, "İyi yürüyüşler." dediğinde "Görüşürüz." dedim ve evden çıktım.
Dışarıda element sahipleri için annemin dediği gibi büyük bir kalabalık kutlama yapıyordu.
Asıl kutlama ise büyük bir salonda yapılacaktı.
Bunu düşünmek istemiyordum.
Tempolu bir şekilde koşmaya başladığımda şehirden uzaklaşmayı tercih ettim.
Element hakkında hiçbir şey duymak istemiyordum.
Şehrin gürültüsünden kurtulduğumda rahat bir nefes verdim.
Şimdi yalnızdım.
"Alçin."
Hayır, yalnız değildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneş Parlarken
FantasyHer sene yirmi yaşını dolduran gençler element ormanında kendilerini simgeleyen elementin işaretlerini bulup güç elde etmek için mücadeleye girer. Sınırlı sayıda ormanın ürettiği elementleri bitmeden bulanlar güçlerini öğrenmek için ülkenin en büy...