Annem odadan en sonunda çıktığında tepsiyi masadan alıp yatağın üstüne koydum.
Kurabiyelerden birini alırken "Anlatmaya başlar mısın?" diye sordum.
"Tabii, başlayayım." diyen Yalçın'ı kurabiyemi yerken dinlemeye başladım.
"Sihirli orman ilk keşfedildiğinde tek elementler bulunmadı. Ara elementler de bulundu."
"Güneş, buz, başka ne var?" diye sordum.
"Onlarca ara element daha vardı ama bazı atalarımız yüzünden geriye sadece üçü kaldı. Buz, güneş ve volkan. Bu ara elementler iki elementin birleşiminden oluşuyor. Benim gücüm, hava ve suyun birleşiminden oluşuyor. Seninki hava ve ateşin birleşiminden. Her element illa bir başka element ile birleşip ara element oluşturmuştu."
Yalçın'ı durdurdum.
"Atalarımız nasıl ara elementlerin çoğunu yok etmeyi başardı?"
"Bildiğiniz üzere daha önce elementlere daha kolay ulaşmak için vahşi hayvanları öldürmeyi denemişlerdi. Aslında o vahşi hayvanlardan her biri bir başka elementin koruyucusu. Mesela ateş elementinin koruyucu hayvanı kimera. Kimeraların soyu tükenirse orman bir daha ateş elementi üretmez. Bunu da bildikleri için ara elementlerin koruyucusu olan hayvanları öldürdüler. Geriye kalan ara elementlerin koruyucularının soyu da tükenmek üzere."
Oflaz, "Ara elementlerin koruyucu hayvanı ne?" diye sordu.
"Güneş gücünün, pixiu." dediğinde heyecanlanmıştım.
Pixiu; kötü ruhları uzak tuttuğu ve zenginlikler getirdiği söylenen kanatlı aslandı. Çok güçlü bir koruyucu olarak kabul ediliyor. Ayrıca en uğurlu yaratık olduğu söylenirdi.
"Buz gücünün yaratığı sirenler. Volkan ise typhoon tarafından korunuyor."
İkisi de çok havalıydı. Sirenler hem kanatlı hem de denizkızı olarak iki türleri var. İki türü de oldukça sinsi ve tehlikeli.
Typhoon ise ateşler saçan yılandı.
Yalçın kurabiyelere uzanmıştı ki eline vurdum ve "Her şeyi anlatmadan bir şey yiyemezsin." dedim.
"Niye?"
"Kurabiye yerken anlatman yavaşlar." dedim.
Oflaz kurabiyelerden alırken "Kız haklı." dedi.
Yalçın, "Öyleyse anlatmaktan başka çarem yok." dedi.
"Yok." diye onu tekrarladım.
"Şimdi bu ara elementleri koruyan hayvanları neden öldürdüklerini ve ara elementlerden halkı bilgilendirmediklerini anlatayım."
Merakla, "Anlat." dedim.
"Ara elementler sadece bir varlığa yönelik olduğu için gücü normal elementlerden katça üstün. Zaten iki elementten özellik alıp güç oluşturmasından bu anlaşılabilir. Zamanında ara elemente ait bireylerin gücü element sahibi insanları korkutmuş. Bu yüzden onların koruyucu hayvanlarını öldürmeye başlamışlar."
Dayanamayarak yorum kattım. "Bu barbarlık!"
"Evet, öyle. Bunu fark eden ara element sahipleri ile savaş başlamış. Sonucunda kişi fazlalığından kazanan element sahipleri, ara elemente sahip insanları öldürdüler."
"Vahşice." dedi Oflaz.
"Her sene vahşi hayvan saldırısından ölen insanlar var ya, onların bazıları ara element bulan kişiler. Bizim gücümüz ortaya çıkmasın diye onları ormandan çıkartmadan öldürüyorlar ve vahşi hayvan yaptı diyorlar."
Yıllardır güvendiğim dağlara kar yağmaya başlamıştı.
"Hale peki o nasıl kurtuldu? Ayrıca sen de kurtulmuşsun. Özel akademi falan da demiştin, onun olayı ne?" diye sordum.
"Genellikle özel okulumuza Saklı Akademi diyoruz. Size bahsettiğim savaşta bazı güç sahipleri kurtulmayı başarmış ve gizli bir bölgeye okul inşa etmişler. Her sene sihirli ormana element bulmak için giren öğrenciler ara element bulunca devletten önce onları kaçırıyoruz."
"Hale'yi de kaçırdınız ama onun vücudu ara elementi kabul etmedi. Aynı benim vücudumun hava elementini kabul etmediği gibi." dedim.
"Aynen öyle."
"Her şeyi anladım ama bir şeyi merak ediyorum." dedim.
Yalçın, "İstediğini sorabilirsin." dediği an beklemeden sorunu yönelttim.
"Nasıl benim güneş gücüne uygun olduğumu fark ettiniz? Bunun için beni tanımanız gerekiyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneş Parlarken
FantasyHer sene yirmi yaşını dolduran gençler element ormanında kendilerini simgeleyen elementin işaretlerini bulup güç elde etmek için mücadeleye girer. Sınırlı sayıda ormanın ürettiği elementleri bitmeden bulanlar güçlerini öğrenmek için ülkenin en büy...