"Ee ne yapacağım?" diye sordum.
"Sihirli ormandan seçtiğim elementin vücudumu kabul etmediğini biliyorlar. Hem herkesin içinde gücümü kullandım. Her türlü gücümden haberdar olurlar. Onlardan nasıl saklayacağım?"
İki elini omzuma yerleştirdikten sonra "Frene basabilir misin?" diye soran Yalçın ile Oflaz ayağa kalktı.
Ben susarken Yalçın, ellerini omzumdan çekti ve Oflaz'a "Kıskanmana lüzum yok." dedi.
"Kıskanmıyorum. Ayrıca senin doğru söylediğini kanıtlayacak bir kanıt yok elimizde. Niye sana inanalım? Belki de sen de Sevilay Hanım gibisin. Daha amacından emin olmadığımız birinin Alçin'e temas etmesine tabii izin vermeyeceğim."
"Oflaz sakin. Bir şey olduğu yok." dedim.
Yalçın ayağa kalktı ve "Senden bile daha dürüst yaklaştığıma iddiaya girebilirim. Bence susmalısın." dedi.
Kaşlarımı çatarak "Bu da ne demek oluyor?" diye sordum.
Yalçın, Oflaz'a baktı.
"Ne demek oluyor, bir fikrin var mı?" diye soran Yalçın ile Oflaz burnundan solumaya başlamıştı.
"Alçin'e bir kere bile yalan söylemedim. Burada kafa karıştırmaya çalışma."
Yalçın, "Doğru, siz küçüklükten beri çok yakın arkadaştınız." derken sesi ima doluydu.
Oflaz dayanamayarak Yalçın'ın yakasından tutup onu duvara yasladığında Yalçın sadece gülüyordu.
Ayağa kalkarken "Ne yapıyorsunuz?" diye bağırdım.
Oflaz, Yalçın'ın yakasını bırakmazken Yalçın, "Onu arkadaşına sor. Saldıran o." dedi.
"Oflaz geri çekilir misin?" diye sordum.
Oflaz istemeyerek Yalçın'ın yakasını bırakırken "Bu hareketlerinin sebebi neydi?" diye sordum.
"Yok bir şey." diyen Oflaz'a "Seni tanımıyor muyum ben? Bir şey oldu işte." dedim.
Benim bilmediğim olayların gerçekleşmesi canımı sıkıyordu. Oldum olası çevremde olan olaylardan habersiz kalmak hoşuma gitmezdi.
"Yok bir şey Alçin. Ben içerideyim." diyerek odamdan çıkan Oflaz ile Yalçın'a döndüm.
"Az önce ne demek istedin?"
"Hiçbir şey."
Ofladım.
"Hiçbir şey ima ettiğin için Oflaz'ın canı sıkıldı. Tabii doğal olarak benim de canım sıkıldı."
Yalçın, "Kötü bir şey olmadığını bil yeter." dedi.
"Oflaz da boşuna sinirlendi zaten." dedim.
"Alçin ne dediysem o. Kötü bir şey yok."
Yalçın'a doğru bir adım attım ve tehditkar bir ses tonunda "Hayatım falan umurumda değil. Eğer benim arkadaşımın canını sıkacak bir eylem yaparsan ben de senin canını sıkarım." dedim.
"Anladım, onu çok seviyorsun. Küçüklükten beri arkadaşın. Burası beni ilgilendirmiyor." dedi Yalçın.
"Ama beni ilgilendiriyor. Bir daha aynı hataya düşme."
"Tehdit ettiğine göre konuya geri dönebilir miyiz?" diye soran Yalçın'a "Dönelim." dedim ve yatağıma oturdum.
"Annen ve babana neler diyeceğini sana harfiyen söyleyeceğim. Tamam mı?" diye sordu.
"Tamam."
"Tanımadığım bir kadın zorla bana daha önce duymadığım bir güç verdi ve ben de olanların hepsini Sevilay Hanım'a anlattım. O da sınav notum yeterli olduğu için beni kendi akademisine kabul etti."
Yalçın diyeceklerimi birer birer dediğinde "Anladım." dedim.
"Soru sorarlarsa da bu mantığa uygun cevaplar verebilirsin."
"Tamam, veririm."
Yalçın, "Daha fazla burada durmam sorun oluşturabilir. Gideyim." dediğinde onu onaylarcasına kafamı salladım.
"Seni izliyor olacağım. Kendini güvende hisset."
"Güvende hissederim belki ama rahat olamayacağım kesin." dedim.
"Kusura bakma, ölme diye bunları yapıyorum." deyince "Anlıyorum. Kovmak gibi olmasın ama artık git. Oflaz'ın yanına gitmek istiyorum." dedim.
"Gitmeden önce şunu demem lazım. Oflaz iyi biri. Bizim tartışmamıza bakma." dedi.
Bu tavrını tebrik etmiştim. Tartışmasına rağmen Oflaz'ı övmüştü.
"Biliyorum." dedim.
Yalçın bu dediğime gülümserken ayağa kalktım.
"Kaçayım ben artık. Malum her yerde askerler beni arıyor."
"Doğru, geçireyim seni."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneş Parlarken
FantasyHer sene yirmi yaşını dolduran gençler element ormanında kendilerini simgeleyen elementin işaretlerini bulup güç elde etmek için mücadeleye girer. Sınırlı sayıda ormanın ürettiği elementleri bitmeden bulanlar güçlerini öğrenmek için ülkenin en büy...