Yöntem

2.3K 229 73
                                    

"Sorun ne Mazlum Bey?"

"Güvenlik işlemleri en üst düzeyde tutulduğu için tüm her şey gizli. Bu gizli dosyaları da her kim olursanız olun görmeniz, duymanız ve bilmeniz yasak."

"Ama bu normal bir durum değil ki." dedim.

Mazlum Bey, "Biliyorum ama kurallar bunu gerektiriyor. Siz yine de Uysal Bey ile görüşün. Belki size yardım edecek bazı bilgileri söyleyebilecek yetkisi vardır." dedi.

"Anladım." diye mırıldandım.

"Ayrıca eğer volkan gücünün element temsilcisi ve o kız hakkında duyduklarım doğru ise bu kadar ince operasyonda kızın geçmişisini de silmişlerdir. Akademi kayıtlarından onu bulacağınızı sanmıyorum."

Haklıydı.

Kız aracılığıyla volkan gücünün element temsilcisine ulaşmak çok basit olurdu. Her türlü onun için de bir şeyler ayarlamışlardır.

Yalçın, "Sağ olun Mazlum Bey. Bize çok yardımcınız oldunuz." dedi.

"Lafı olmaz gençler. Görevim bu."

Bu dediğine tebessüm ederken ayağa kalktık.

"Her şey için yine de teşekkür ederiz." dedim.

"Başka bir sorunuz yok mu?" diye soran Mazlum Bey bana bakıyordu.

İlk gördüğümde aklıma gelen soruları fark etmiş olmalıydı.

Çekinerek, "Bacağınız nasıl oldu?" diye sordum.

"Dikenli sarmaşık saldırısına uğradım. O gün oldu. Artık baston ile yaşayacağım." dedi.

Diğer sorumu da sorsam mı diye düşünürken "Artık askeriyeden dışarı çıkmadan çalışıyorum. Masa başı işim oluyor genellikle." dedi.

Gülümseyerek, "Beni aydınlattığınız için teşekkür ederim." dedim.

"Rica ederim. Uysal Bey'in odası bir üst katta batı tarafında."

"Teşekkürler." dedikten sonra merdivenlere yöneldik.

"Sence bir şeyler öğrenebilecek miyiz?" diye sordum.

Yalçın merdivenleri çıkarken "Bilmiyorum, göreceğiz." dedi.

Birinci kata çıktığımızda Mazlum Bey'in tarifi sayesinde Uysal Bey'in odasını bulduk.

Yalçın kapısını tok bir tonda tıklattıktan birkaç saniye sonra içeriden "Gel!" sesi duyuldu.

Yalçın kapıyı açıp benim geçmem için öncelik verince odaya girdim.

Yalçın da odaya girip kapıyı arkasından kapatınca Uysal Bey bize baktı ve "Siz Mazhar Bey'in söylediği gençler olmalısınız." dedi.

"Evet, onlar biziz." dedim.

"Oturun hadi."

Uysal Bey'in masanın önünde karşılıklı duran tekli, siyah ve deri olan koltuklara oturduk.

Uysal Bey, "Benimle önemli bir konu üzerine konuşacakmışsınız." dedi.

"Öyle." dedim.

"Anlatın bakalım, sizi dinliyorum."

Yalçın ile birkaç saniye bakmıştım. Olanları hangimiz anlatsak diye bakışmıştık.

En sonunda Yalçın söze girdi.

"Alçin'in element temsilcisi olduğuna dair bazı düşüncelerimiz var. Bunu da doğrulamak için volkan gücünün element temsilcisine ihtiyacımız var. O olmadan düşüncelerimizi nasıl doğrulayacağımızı bilmiyoruz. Eğer düşüncelerimizde haklı çıkarsak Alçin'i daha fazla korumalıyız. Element temsilcisi de olduğu öğrenilirse gizlice değil, direkt öldürmeye çalışırlar."

Uysal Bey birkaç saniye düşündü.

"Benden volkan gücünün element temsilcisinin ismini istiyorsunuz. Doğru mu anladım?"

"Evet, öyle." dedim.

Belki de heyecandandı, emin değilim ama terlemeye başlamıştım.

Yalçın'ın ceketini çıkarıp koltuğun koluna aşağı sarkacak şekilde astım.

"Bu biraz zor. Onun kimliği en üst seviyede korunmasına karar verildi. Ben kendi isteğime göre size yardımcı olamam."

Yalçın, "Ee ne yapacağız?" diye sordu.

"Mahkeme kararı ile bu isteğinizi bildirebilirsiniz lakin bu süreç vakit kaybettirir. Onun dışında size volkan gücünün element temsilcisinin ismini verme iznim yok."

İsim olmasa da olurdu. Belki başka bir yolla da onu bulabilirdik.

"Peki ona ulaşabileceğimiz bir yöntem daha vardır. O yöntemi gösterseniz." dedim.

Uysal Bey, "Sizi ona götürmesini sağlayacak hiçbir bilgi veremem. Hem siz yanlış soruyu soruyorsunuz." dedi.

Yalçın kaşlarını çattı.

"Onun yerini ve ismini sormayacağız da neyi soracağız?"

Güneş Parlarken Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin