Puan

4.2K 346 114
                                    

Sevilay Hanım'ın ofisine gelmiştik. Tüm yol boyu ne yapacağımı düşünmüştüm.

"Korkmuş olmalısın, sakinleştirecek bitki çayları ister misin?"

Soru yönelten Sevilay Hanım'a doğru baktım.

"Beni yakalama emrini kim verdi?" diye sordum.

"Yalçın'ı yakalama görevini verdiğim birlik onunla birlikte seni de yakalama kararı çıkartmış olmalı ama sen dert etme, ben hallettim."

Bu güvendiğin insanların hepsi seni sırtından bıçaklayacak.

Yalçın'ın kurduğu cümle beyninde yankılanıyordu.

Ona güvenmiyordum.

Yine de onu bulup konuşmam lazım.

"Gücüm ne olacak?" diye sordum.

"Sen de kalacak ve puanının yettiği element okulunda eğitim göreceksin."

"Daha önce benim gücümde birini duymadım. Başka güneş gücüne sahip insanlar da var mı? Yoksa öğretmenler beni nasıl eğitecek? Bu güç nasıl ortaya çıktı? Yalçın'da da buz gücü vardı. Başkaları da var mı? Ya da başka güçler?"

"Bunlar bizim için de sır, Alçin. Yalçın'ı yakaladığımızda neler olduğunu öğreneceğiz."

Soru sormayı sürdürecektim ama Sevilay Hanım benden önce konuşmaya başladı.

"Senin durumun özel olduğu için sınav sonucunun okunup bana gönderilmesi istedim."

Telefonunu açtı.

"Sonuçlar da gelmiş."

İstemsizce heyecanlanmıştım. Sınavın yüksek geleceğini tahmin ediyordum. Yine de son olanlardan etkilenip tahminimden düşük almış olma ihtimali yüksekti.

"Kaç almışım?" diye sordum.

"Kaç bekliyordun?"

"9,90 bekliyorum. İki sorum boş." dedim. Sanırım bu kadar yüksek alacağımı beklemiyordu. Pek inanmamıştı.

Sevilay Hanım sonucuma bakmak için telefonunu açtı. Yüzü şaşkınlıktan donakalmıştı.

"9,87. Kitapçığını kontrol eden arkadaşlar bir sorunun çözümünde ufak bir hata yaptığın için küçük bir puan düşürmesi yapmış."

Mutluluktan odanın içinde zıplamamak için kendimi tuttum. Bu mükemmel bir haberdi.

"Puanımın tuttuğu akademiye gideceğimi söylemiştiniz." dedim ve ümitle Sevilay Hanım'a baktım. Aldığım puan, Kraliyet Element Akademisine yetiyordu.

"Seni bizim akademiye alacağız diye gözüküyor." Sevilay Hanım'ın şaşkınlığı sürüyordu.

"Onore olduğumu söylemeliyim." derken içten içe çığlık atıyordum.

"Bu kadar iyi puan aldığın için asıl ben seni tebrik etmeliyim."

"Teşekkür ederim."

Ofisinin kapısı tıktıklandığında Sevilay Hanım, "Gelebilirsin." diye seslendi.

İçeri bir asker eşliğinde Oflaz girince yüzündeki endişeyi gördüm. Bu birkaç gün içerisinde benim yüzümden çocuk kalpten gidecekti.

Askere dikkatle bakınca onun bugün bana silah doğrultan askerlerden biri olduğunu fark ettim.

Sevilay Hanım'ın dediği doğruysa bu askerin birliği farklı olmalıydı. Akademinin askerlerinden olmamalıydı.

Asker bu akademinin askeri ise benim tutuklama emrimi de bu akademi vermiş olmalıydı.

Yani Sevilay Hanım...

"Alçin'i görmek istediğini söyledi. Bu yüzden buraya getirdim." diye açıklama yaptı asker.

"Anlıyorum. Sen gidebilirsin." diyen Sevilay Hanım ile asker ofisten çıktı, Oflaz bize doğru yaklaştı.

Sevilay Hanım, "Arkadaşını merak ettin herhalde." deyince Oflaz, "Evet, Sevilay Hanım. Sınavdan çıktıktan sonra olanları duydum." dedi.

"Zaten bizim de Alçin ile işimiz bitiyordu." diyen Sevilay Hanım bana döndü ve "Evin yakın mı?" diye sordu.

"Yakın."

Kısa bir süre düşündü.

"Yine de akademinin yurtlarında kalmanı istiyorum. Gücünü bilmediğimiz için seni her an göz önünde tutmak senin açından güvenli olacak."

"Tabii Sevilay Hanım." derken Oflaz'ın neler olduğunu anlamak için bana merakla baktığını gördüm.

"O zaman yarın diğer bu okulu kazanan öğrenciler ile yurtlara taşınmanı istiyorum."

"Taşınırım." diye mırıldandım.

"O zaman meraklı arkadaşınla gidebilirsin. Daha fazla merak etmesin, olanları anlat."

Ayağa kalktım.

"Tekrardan teşekkürler, Sevilay Hanım."

"Rica ederim."

Oflaz'ın kolundan tutup onu çekiştirerek ofisten çıkardığımda "Yurtta kalamam." dedim.

Güneş Parlarken Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin