Ulaşabiliriz

2.1K 216 22
                                    

Askeriyeye geldiğimizde konuşmadığımız sadece iki kişi kalmıştı. Diğerlerinin hep evlerine gitmemiz gerekmişti.

Şu zamana kadar konuştuğumuz insanlar ayrıca ya hiçbir şey görmediklerini ya da hatırlamadıklarını söylemişlerdi.

Sıkıntıyla ofladım.

"Hiç ümidim yok, biliyor musun?" diye sordum.

"Fark ettim ama herkesle konuşmadan moralini bozmanı istemiyorum. Eğer son iki kişiden de bir şey çıkmazsa birlikte oturup karalar bağlarız."

Kendimi gülümsemek için zorladım.

"Tamam."

Derin bir nefes verdikten sonra "Şimdi kiminle görüşeceğiz?" diye sordum.

Askeriyeden içeri girerken "İsmi Mazlum'muş. Askeriyede orta mevkide." dedi.

Yalçın'a cevap vermeye fırsat bulamadan sistamatik bir halde hareket eden askerler dikkatimi çekti.

Hepsi çok asildi.

Sadece işlerini yağışını izlemek bile ileride asker olmak isteyerek doğru bir karar verdiğini anlamamı sağlamıştı.

"Alçin."

Bana seslenen Yalçın'a baktım.

Yanındaki adam ile birlikte bana bakıyordu. Kırklı yaşlarının sonlarındaki adamın elindeki bastondan destek alarak ayakta durduğu belliydi.

"Askerliği seviyorsun galiba." diyen adama "İleride ben de asker olmak istiyorum." dedim.

"Umarım seni yakın zamanda aramızda görürüz."

"Umarım."

"Bu arada sana da kendimi tanıtayım. Galiba az önce beni duymadın." deyince utanarak "Dalmışım, kusura bakmayın." dedim.

"Gençken ben de öyleydim, sorun değil. Ben buz ara elementinden Mazlum."

"Memnun oldum, ben de güneş ara elementinden Alçin."

"Biliyorum, Mazhar Bey haber etti. İsterseniz oturup konuşalım." diyen Mazlum Bey ile Yalçın, "İyi olur." dedi.

"Benimle gelin gençler."

Mazlum Bey bastonundan destek alarak yürürken peşine takıldık. Acaba bacağına rağmen nasıl askerlik yapabiliyordu?

Sorsam ayıp mı olurdu? Belki de adam bu konuda acı çekiyordur. Çeneni kapalı tut, Alçin.

Birlikte ortak oturma alanlarına geldiğimizde koltuklara oturduk.

"Çay, kahve bir şey ister misiniz?"

Tebessüm ederek, "Yok, teşekkürler." dedim.

"Öyleyse sorularınızı alayım."

Yalçın, "Volkan gücünün element temsilcisi görevlerini tamamladıktan sonra saklı kentten çıkarken siz de ona eşlik etmişsiniz." diyerek söze girdi.

"Evet, o günü çok iyi hatırlıyorum. O dönem güvenlik zayıfladı diye onu en üst seviyede koruyorduk. Bu yüzden bize dahi yüzünü göstermezlerdi."

Söyledikleri ümidimi keserken "Ona dair en ufak bir bilgi biliyor musunuz? Benim element temsilcisi olduğuma dair şüphelerimiz var ve bunu nasıl anlayacağımızı anca ona sorarak bilebiliriz." dedim.

"Sarışın, mavi gözlü bir adamdı. O gün ona eşlik ederken uzaktan onu görme fırsatına ermiştim."

Yalçın, "Başka bir şey var mı?" diye sordu.

"Saklı kentten ayrıldığından kısa bir süre sonra buradan tatlı bir kız daha ayrıldı. O da güneş ara elementindendi. Duyduklarıma göre onunla bir ilişkisi varmış. Kız, volkan elementinin temsilcisi normal hayat sürmek istiyor diye hayatını değiştirmiş diye biliyorum."

Heyecanla Yalçın'a döndüm.

"Kızın kim olduğunu bulursak volkan gücünün element temsilcisine de ulaşabiliriz."

"Akademinin o senelerdeki kayıtlarına bakarız." diyen Yalçın ile gülümsedim.

"Bir de unutmadan Uysal Bey ile de görüşeceğinizi duydum." diyen Mazlum Bey'e Yalçın, "Öyle. Geriye tek o kaldı." dedi.

"O zaman bu konunun başında o vardı. Volkan gücünün element temsilcisinin sahte kimliğini de o çıkarmış olmalı. Onun bilgileri benimkinden de fazla olması gerekir. Aksi bir adam gibi görünür lakin size yardımcı olacak her türlü bilgi onda bulabilirsiniz." dedi.

"Ee bu süper. Akademinin kayıtlarına bakmaya bile gerek kalmadı." dedim.

Mazlum Bey, "Sizi böyle ümitlendirdim lakin bir sorun var." deyince kaşlarımı çatıp ona döndüm.

Çok hızlı ümitlenmiştim.

"Sorun ne Mazlum Bey?"

Güneş Parlarken Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin