Kimera

5.3K 436 116
                                    

Kimera mağaradan çıktığında aklım başından çıkmıştı. İlk kez onu canlı canlı görüyordum.

Kimera, bir çok hayvanın birleşiminden oluşmuş, ağzından alev çıkaran bir yaratıktı.

Aslan başlı ve gövdeli, gövdesinin ortasında keçi başı olan, yılan kuyruklu bir varlıktı.

Ben ağaç arkasında saklandığım için kimeranın hedefi Oflaz olmuştu.

Oflaz'ın üzerine atladığında Oflaz sırt üstü yere serildi.

Üzerine çıkan hayvanı uzaklaştırmak için çabalarken ne yapabilirim diye bakınıyordum.

Hızla yerden kalın bir ağaç dalı aldım ve kimeraya doğru koşmaya başladım.

Kuyruğu olan yılan bana doğru atılınca sertçe ağaç dalıyla yılanın başına vurdum.

Kimera kükrediğinde ağzından ateş çıkması an meseleseydi.

Keçi başının olduğu tarafına geçtim ve boynuzlarından tuttum.

Derste öğrenmiştik, boynuzunu kırmak için sıkıca kavrayıp yana doğru ittirmek lazımdı.

Derste öğrendiğimi birkaç kez yaptığımda bu kimerayı kızdırmaktan başka bir işe yaramamıştı.

Oflaz, kimeranın aslan başını yandan tuttuğunda bana baktı.

Ne demek istediğini anlamıştım.

Ben boynuzlarından o da başından kimerayı yana ittirdiğimizde hayvan yana düştü.

Oflaz hızla ayağa kalktığında nefes nefese kalmıştı.

"Mağaraya gir ve elementini al çabuk." dedim.

"Saçmalama Alçin. Tek başına kimera ile kalırsan ölebilirsin."

Bana karşı çıkacağını biliyordum. Kimera onu ikna etmemi beklemezdi.

Var gücümle Oflaz'ı mağaraya ittirdim.

Az önce kimeradan dolayı gücü azalmıştı. Onu aşağı ittirmek zor olmamıştı.

Kimera onun peşinden mağaraya inmeye hazırlanıyordu.

Ağaç dalını havaya kaldırıp bağırdım ve "Gel ve beni yakala iğrenç yaratık!" dedim.

Kimera bana doğru koşmaya başlayınca küfrettim ve kaçmaya başladım.

Daha iyi bir plan yapmam lazımdı.

Ormanın dışına doğru koşarken çevrede biriken insanların beni gördüğünü fark ettim.

Şimdi ormandan çıkıp kimeradan kurtulabilirdim ama bir kez çıkarsam geri giremezdim.

Dışarıdaki insanlar, küçüklerin gözlerini kapatırken endişeyle bana bakıyorlardı.

Daha da hızlanırken peşimdeki kimeraya göz ucuyla baktım. Yaklaşmıştı.

Koşmaya devam edersem beni her türlü yakalardı. Durdum ve var gücümle zıpalyıp yanımdaki ağacın dalına tutundum.

Kendimi yukarı çekerken bacağımı ısıran kimera ile çığlık attım.

Diğer ayağım ile yüzüne vurduktan sonra kendimi ağaç dalına çektim.

Bacağıma baktığımda biraz daha ısırsa etimi koparacağını fark ettim.

Ucuz yırtmıştım...

Ya da yırtamamıştım.

Kimera ağaca alev saçarken zorlanarak dalın üzerinde ayağa kalktım.

Bu bacakla kaçamazdım.

Mirsad Bey, kenarda bekleyen şifacılara "Onu oradan çıkarın!" diye bağırdığında "Gelmeyin!" diye bağırdım.

Onlar gelip beni buradan çıkartırlarsa diskalifiye olurdum. İstemiyorum. Element kazanacağım.

"Hayatın söz konusu!" diye kızan Mirsad Bey'i, Sevilay Hanım durdurdu.

"Kendi istedi, bırakın çabalasın. Son noktada müdahale ederiz."

Sevilay Hanım'a teşekkür dolu bakışlarımı atarken yanan ağaca baktım.

Bu ağaçtan atlamazsam ben de yanacaktım.

Başka bir ağaca atlayamazdım. Mesafe fazlaydı.

Tek bir çarem vardı.

Büyük bir cesaretle kimeranın üzerine atladım.

Sırtına oturduğumda yılan başını sıkıca, beni ısırmasın diye tuttum ve keçi boynuzuna tekme atmaya başladım.

Beni üstünden atmak için çırpınırken yaralı bacağımı ona sardım.

Canım çok yanıyordu.

Çok acıyordu.

Dışarıda beni korkuyla izleyen babamı ve bakmaktan korktuğu için yüzünü babamın göğsüne gömmüş annemi görünce duraksadım.

Beni bu halde izlemelerini istemiyordum.

Ben duraksadım diye kimera bunu fırsat bildi ve beni üstünden yere attı.

Sırt üstü yere yapışınca acıyla yüzümü buruşturdum.

Babam ne kadar içeri girmek istese de elementi yok diye dışarıda kalmak zorundaydı.

Kimera üzerime atladığında şifacılar içeri girmek için bir hamle yaptı.

"Gelmeyin." diye fısıldarken kimerayı üzerimden atmaya çalışıyordum.

"Lütfen gelmeyin."

Güneş Parlarken Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin