Yalnız

1.8K 193 147
                                    

Bizim eve vardığımızda annemler eve dönmüş müydü bilmiyorum. Zile bastım ve beklemeye başladım.

Kısa bir süre sonra kapı annem tarafından açıldı. Annem önce bana sonra arkadaşlarıma bakarken gözü Yalçın'a takılmıştı.

"Sen daha önce de bize gelmiştin. Asker olduğunu bilmiyordum."

Kaşlarımı çattım.

Yalçın'ın idamı tüm ülkede yankılanmıştı ama fotoğrafı hiç sosyal medyada görülmemişti.

"Hiç sohbet etme şansımız olmamıştı. O yüzden bilmiyor olmalısınız." diyen Yalçın ile annem, "Doğrudur." dedi.

"Ay hadi ayakta kaldınız. İçeri geçin." diyen anneme "Biz odamdayız." dedim.

"Çocukları yiyecek miyiz? Niye kaçırır gibi odana götürüyorsun?"

"Yok anne ben yiyeceğim. O yüzden kaçırıyorum." dediğimde annem, oturma odasına yöneldi.

Oturma odasına girerken de babama "Bu kızın delirmiş. Ben artık uğraşamıyorum." dedi.

Sırıtarak "Ben de seni seviyorum anne." dedim ve odama yöneldim.

Bizimkiler odama girince kapımı kapattım ve "Ne yapacağız?" diye sordum.

"Her zamanki gibi devam edeceğiz. Siz derslerinize gireceksiniz. Alçin, sana da planladığımız gibi gücünü kullanmayı öğreteceğim." dedi Yalçın.

"Güvenlik artmaz mı? Tekrar yakalanırsan kaçamayabilirsin." dedim.

Dilay, "Bugün güvenliği iki katına çıkarırlar. Yarın aynı devam eder. Ben aşçılardan bilgi alırım." dedi.

"O zaman Yalçın bugün yurtta kalmasın. Yarın gelir." dedi Oflaz.

"Alçin'i yalnız bırakamam." diyen Yalçın ile Meva, "O zaman ikiniz birlikte başka yerde kalın." dedi.

En son Yalçın ile yaşadıklarımız aklıma gelince "Biz mi?" diye sordum.

Kulaklarıma kadar ateş basarken "Bir günlük yurtta yalnız kalırım. Hatta Oflaz da yanımda kalır. Bir şey olmaz." dedim.

"Olabilir bir şey. Bugün bende kalırız." dedi Yalçın.

"Dilay ile kaldığım ev mi?" diye sorduktan sonra Yalçın'ın cevap vermesine izin vermeden "Yalnız mı?" diye sordum.

Yalçın, "Dilay'ın odasında kalırsın. Kalır değil mi Dilay?" diye sorduğunda ona baktım. Ensesini kaşırken kızarmıştı.

"Tabii kalabilirsin ama yatmadan önce yastığımın altındaki tabancayı ve satırı çıkar." diyen Dilay ile utangaçlığımı bırakıp ona bakmaya başladım.

Dilay hepimizin kendisine döndüğünü fark edince "Ne var? Tedbirli yatmayı seviyorum." dedi.

"Tedbir de tedbirmiş." diyerek gülen Gökbay'a Dilay, "Dikkat et o tedbir senin bir yerlerine denk gelmesin." dedi.

Efkan, "Gençler yurda girme saati geliyor. Biz gitsek mi? Geç kalırsak tutanak tutulur." dedi.

Oflaz, "Doğru gidelim." derken ayaklandı. Herkesten önce gideceğini fark ettiğimde "Oflaz." dedim.

Bana dönünce "Bir acelen mi var?" diye sordum.

"Yurda giriş saatini kaçırmak istemiyorum."

"Başka bir şey yok yani." dediğimde beni kafasıyla onayladı.

Ona inanmamıştım ama laf etmedim.

"Öyle diyorsan öyledir."

Dilay, "Personel binasına giriş de kısıtlı. Artık gidelim." dediğinde "Siz çıkın. Ben de annemlere gideceğimizi söylüyorum." dedim ve onları bırakıp oturma odasına gittim.

Yan yana oturmuş kitap okuyan annem ve babamı gördüğümde tebessüm ettim. Benim yüzümden onlara bir zarar gelebilecek olması aklıma geldikçe yüreğim sızlıyordu.

Babam gözünü kitaptan ayırmadan "Bakmaya mı geldin?" diye sorunca "Sadece gideceğimizi söylemek istedim." dedim.

Annem kitabını bir kenara bırakıp "Bu kadar hızlı mı? Daha yeni geldiniz." dedi.

"Yurda giriş saatine yetişmek istiyoruz."

Babam, "Peki öyleyse. Görüşürüz." derken gülümsedim. İkisini de çok seviyordum.

"Görüşürüz." deyip arkamı döndüğümde bu hislerimi onlara bir daha söyleyememe ihtimalim olduğunu hatırladım.

Arkamı döndüm ve "Sizi seviyorum." dedim.

Bir anda söylediğim bu cümle ikisini de şaşırtırken gülümsediler ve "Biz de seni seviyoruz." dediler.

"Görüşürüz."

"Görüşürüz."

Güneş Parlarken Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin