"Alçin."
Tanımadığım sesin sahibine baktım. Tahminimce benim yaşlarımda bir erkekti.
Yanında terler içinde, her an bayılacak bir kız vardı.
Daha önce ikisini de görmediğime emindim.
"Seni tanımıyorum. Kimsin sen?" diye sordum.
Bu sefer "Daha önce tanışmadık. Sadece ben senin hakkında bazı bilgilere sahibim." dediğinde tırsmıştım.
"Tamam, bu kadar yeterli. Ne istediğinizi söyleyecek misiniz? Yoksa gideceğim."
Kız, çocuğa döndü.
"Bunun doğru kişi olduğuna emin misin?"
"Eminim, biraz dayanabilir misin?" diye sorduğunda kız "evet" anlamında başını aşağı yukarı salladı.
Anlamıyordum.
"Kimsiniz? Ben neden doğru kişiyim? Doğru kişi ne demek? Kızın nesi var? Niye dayanmaya çalışıyor? Biri bana açıklama yapsın."
Yine telaş yaptığım için çenem düşmüştü. Bu huyumdan nefret ediyorum.
"Sana kendimi tanıtayım, ben Yalçın. Buz gücü soyundan."
"Ne diyorsun sen be?" diye sordum. Deli midir nedir?
"Bak sana açıklama yapmak için vaktimiz yok. Dediklerimizi yap, sana sonra açıklama yapacağız." diyen Yalçın'a "Ulan deli misin nesin? Ben niye tanımadığım birinin dediklerini yapayım?" diye sordum.
Yalçın konuşacaktı ki "Anladım, benimle dalga geçiyorsunuz. Ben gidiyorum." dedim ve arkamı döndüm.
Adım atacağım yönün etrafı buzla çevrildiğinde korkuyla Yalçın'a baktım.
Bu gezegende sadece dört element vardı. Hava, ateş, su ve toprak.
Başka bir güç yoktu.
Bu buz gücü de nereden çıkmıştı?
"Alçin bizi dinlemelisin." diyen Yalçın ile şok içinde ona baktım.
"Siz kimsiniz? Bu buz da neyin nesi? Anlamıyorum. Buzu sadece hava ve su elementi iki insan birleşip yapabilir. Sen nasıl tek başına yapabildin?" diye sordum.
"Sadece buz değil, daha çok güç var. Biraz daha oyalanırsak yakalanacağız. Yanımda kız, yanlış güç seçti. Bu yüzden senin sabah yanlış element seçmen gibi hastalandı."
"Peki ben ne yapabilirim?" diye sordum.
"Kızın gücü, senin için uygun. Gücünü sana aktaracak. Ben de yarın seninle buluşup her şeyi anlatacağım."
Anlamayarak birkaç adım geriledim.
"Niye size güveneyim?"
"Az önce gücümü gözünün önünde kullandım." dedi.
Onlara inanmak istiyordum.
Bir gücüm olsun, herkes gibi akademiyi gireyim istiyordum.
"Eğer dediğinizi yaparsam akademiye girebilir miyim?" diye sordum.
"O barbarların akademisine mi? Tabii ki hayır. Onların gücünden haberdar bile olmamaları lazım."
"Onların haberinin olmaması gereken bir durum yanlıştır. Bunu yapmayacağım." dedim.
Gitmek için arkamı dönmüştüm ki Yalçın kolumu kavradı.
"Birazdan burada olay çıkacak. Eğer dediklerimizi yapmazsan bizimle birlikte sen de yanarsın."
Kolumu sertçe çektim.
"Bir daha bana dokunursan yaşadığına pişman ederim seni!" diye bağırdım.
"İlla zor yolu mu kullanayım?"
Yumruklarımı sıktım.
"Kolaysa yap."
Elini bana doğrulttuğunda "Bir saniye, eşit değiliz. Senin gücün var!" diye bağırdım.
Beni umursamadan gücünü üzerimde kullandığında elim ve boynumdan yukarı harici her yerim donmuştu.
"Çöz beni!" diye bağırdım.
"Ulan senin iyiliğin için hareket ediyoruz. Adam akıllı dur az." diye sinirlenen Yalçın'ı umursamadım.
"İmdat! Adam öldürüyorlar! Yasa dışı iş var! Yardım edin!"
Yalçın ağzımı kapattığında "Onca insan arasında seni seçtim diye teşekkür etmen lazımken beni yakalatmaya çalışıyorsun." dedi.
Elini ısırmak için ağzımı açtığımda ağzındaki elini sıkılaştırdı.
Sadece dilimi ağzımdan çıkartabiliyordum.
Elini yalamaya başladığımda kaşlarını çattı.
"Ciddi misin?"
Dilini yalamaya devam ederken hissettiğim soğuk ile dilimin eline yapışması bir oldu.
Sanki buzlu bir dondurmayı yalarken dilim yapışmıştı.
Ona baktığımda hafifçe güldü ve yanındaki kıza, "Başla. Vaktimiz yok." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneş Parlarken
FantasyHer sene yirmi yaşını dolduran gençler element ormanında kendilerini simgeleyen elementin işaretlerini bulup güç elde etmek için mücadeleye girer. Sınırlı sayıda ormanın ürettiği elementleri bitmeden bulanlar güçlerini öğrenmek için ülkenin en büy...