Kremi parmağıma sürerken yanan parmağım yüzümü buruşturmama sebep oldu.
"Pardon, süreyim bitecek." diyen Yalçın'a "Sorun yok. Sadece biraz yanıyor." dedim
Yalçın kremi sürmeyi bıraktıktan sonra yavaşça parmağıma üfledi.
Yalçın, "Ne diye kalkana dokundun ki?" diye sordu.
"Sana yardım etmek istemiştim. Yanık oluşturacak kadar soğuk olduğunu tahmin etmemiştim."
"Neyse ki yanık buzdan kalkan yapmışım. Yapışık buzdan kalkan yapsam kim bilir napacaktın?"
Merakla, "O ne?" diye sordum.
Yalçın elini açtığında oluşturduğu camı bana uzattı.
"Dokun hadi."
Merakla buza dokunduğunda elimi geri çekmek istemiştim ki buz da benimle birlikte geldi.
"Ee bu çıkmıyor."
Yalçın gülerek "Adı üzerine yapışık buz. Bir kere dokundun mu çıkmaz." dedi.
"Demek öyle."
Hiç beklemediği anda buzu yanağına yapıştırdım.
"Hey, benim gücümü bana kullanamazsın."
"Kullandım bile." dedim sırıtarak.
Yalçın buzu erittiğinde "Kendi yaptığım buzu bana karşı kullanamazsın demiştim." dedi.
"En azından şansımı denedim.
Yalçın ile buna gülerken odamın kapısına yaslanmış kırık bir tebessüm ile bizi izleyen Oflaz'ı gördüm.
O beni mi kıskanmıştı?
Sanki bir bebek ile konuşuyormuş gibi sesimi incellettim ve "Benim koca bebeğim niye uzakta duruyormuş?" diye sordum.
"O bebeğin senin element temsilcisi olma ihtimalini düşünüyor."
"Kesin bir şey yokken bunu düşünme. Mesela ben öyle yapacağım." dedim.
"Güzel taktikmiş." dedi Oflaz.
"Biliyorum."
"Ben ne yapabilirim, Yalçın? Herkese bir iş verdin, ben kaldım." diyen Oflaz ile Yalçın, "Sen olayların hepsinden haberdarsın. Ne yapacağına kendin karar verebilirsin diye düşündüm." dedi.
"Öyleyse ben oda arkadaşım ile biraz kaynaşıp kim olduğunu öğreneyim. Bakalım Sevilay Hanım yanıma kimi koymuş?"
"Tamam, kolay gelsin." dedim.
"Teşekkürler, görüşürüz."
Oflaz kapıya doğru yöneldiği de peşinden gittim ve "Oflaz." dedim.
Bana döndüğü an ona sıkıca sarıldım.
"İyi ki varsın."
Oflaz da bana kollarını sardı.
"Sen de iyi ki varsın."
"Sen olmasan bunların üstesinden gelmek çok zor gelirdi." dedim.
Oflaz benden bir adım uzaklaştı ve "Ben olmasam da bu sorunun üstesinden gelebilirdin. Sana güvenim tam." dedi.
"Olsun. Hayatı benim için kolaylaştırmanı seviyorum."
"Hadi sen biraz daha dinlen. Ben gideyim." dedi.
"Tamam görüşürüz."
"Görüşürüz."
Oflaz odadan çıkınca arkasından kapıyı kilitledim.
Geri odama döndüğümde Yalçın, "Dostluğunuzdaki bağ Dilay ile benim bağıma benziyor." dedi.
"Olabilir. Siz de bizim gibi küçüklükten beri sıkı dostsunuz." dedim.
Yatağa otururken telefonuma bildirim geldi. Merakla telefonumu çıkardım ve gelen bildirime baktım.
Kraliyet Element Akademisinden bir yeni mesaj.
"Ders programı gelmiş olmalı." dedim ve mesaja girdim.
Ders programından sonra ekstra bir mesaj daha gelmişti. Kaşlarımı çatarak mesajı dışından okumaya başladım.
"Bugün okulumuzda meydana gelen saldırının zanlıları aranmaya devam ediyor. Bu süreçte sizlerin güvenliği için idarecilerimiz ile bir karar aldık. Bundan sonra yurtlarında öğrencilerin en geç onda gelmesi rica olunur. Geç gelenler uyarı alacak. Ayrıca bugün site dışına çıkmak yasak. Dışarı çıkmak için geçerli bir sebebi olan öğrenciler bize ulaşıp dışarıya çıkma izni alabilir. Hepinize anlayışınız için teşekkür ediyoruz."
Yalçın, "Bugün hem kendi saldırıyı düzenledi hem de bunu bahane ederek siteye giriş çıkışı kısıtladı. Kadın çok sinsi." dedi.
Üzülerek "Bizim buluşma da yalan oldu." dedim.
"Sorun yok, ben şimdi Dilay'a yazarım. O buluşmayı yarına ayarlar."
"Tamam."
Yalçın telefonunu çıkarıp Dilay'a mesaj yazarken okulun diğer attığı mesajları incelemeye koyuldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneş Parlarken
FantasyHer sene yirmi yaşını dolduran gençler element ormanında kendilerini simgeleyen elementin işaretlerini bulup güç elde etmek için mücadeleye girer. Sınırlı sayıda ormanın ürettiği elementleri bitmeden bulanlar güçlerini öğrenmek için ülkenin en büy...