Merakla Oflaz'a baktım. O fikir bulduysa işe yarardı.
Gökbay, "Ne yapacağız?" diye sordu.
"Gizli müfettiş geldiğine dair dedikodu çıkalım."
Gizli müfettiş, gizlice element akademilerine yılın farklı zamanlarında sızıp sorunları yetkililere bildiren kişiydi.
Akademilerin müdürleri, müfettiş yönettikleri okulları mükemmel görsün diye aşırıya kaçarak iş yapıyorlardı.
"Böylece Sevilay Hanım, müfettiş akademiyi güzel görsün diye bizimle uğraşmak yerine akademi ile ilgilenir." dedi Gökbay.
Efkan, "Birden çok öğrenciye zarar geldiğini müfettiş görürse tehlike açısından akademiyi kapatma ihtimali bile olur. Süper fikir!" dedi.
"Bunu çevredekilere anlatmaya bugünden başlayalım. Ne kadar erken o kadar iyi." dedi Yalçın.
Oflaz, Yalçın'a bakarak "Bunu da çözdüğümüze göre sizin anlayacağınız konuya gelelim." dedi.
O konuyu tamamen unutmuştum. Yalçın ve Dilay, Mevalara olanları anlattıktan sonra bir şey açıklayacaktı.
"Doğru o konuya gelelim." diye mırıldandı Yalçın.
Merakla ikisine baktım. Kendi diyeceklerinden bile emin değil gibiydiler.
"Element temsilcilerini bilirsiniz." diyerek konuya giren Yalçın'a "Biliyoruz." dedim.
Element temsilcileri çok farklı dönemlerde doğmuş insanlardı.
Her elementin bir element temsilcisi vardı. Mesela ilk gelen element temsilcisi bin yüz otuz iki senesinde ateş gücünden gelmişti.
Element sahipleri, sahip oldukları elemente hükmederken element temsilcileri o gücün ta kendisi olurdu.
İki yüz elli dokuz sene sonra hava elementinin temsilcisi gelmiş.
Seksen yedi yol sonra toprak, ondan bin beş yüz elli sekiz sene sonra da su elementinin temsilcisi gelmiş. Yani iki bin dokuz yüz otuz altı senesinde.
Onların nasıl element temsilcisi oldukları anlaşıldığı ise tamamen bir sır perdesi ile örtülüydü.
Sadece akıl yürüterek nasıl anladıkları hakkında varsayım oluşturabiliyorduk.
"Bunun alakasını sorabilir miyim?" diye sordu Efkan.
"Ara elementlerin de element temsilcileri var ve bu zamana kadar tsunami ve güneş elementinin, element temsilcileri çıkmamıştı."
Meva merakla "Tsunami mi?" diye sordu.
Yalçın, "Bilirsiniz tsunami, okyanus ya da denizlerin tabanında oluşan depreme bağlı yaban çökmesi, zemin kaymaları gibi meydana gelen tektonik olaylar sebebiyle denizde açığa çıkan enerji sonucunda meydana gelen uzun periyotlu deniz dalgasıdır. Kısacası tsunami, toprak ile su elementinin oluşumundan ortaya çıkan bir ara elementti. Maalesef onun da koruyucu hayvanının soyunu tükettiler. Artık tsunami gücü yok." dedi.
Dilay, "Son tsunami sahibi bir sene önce vefat etti. O yaşlı bunağı seviyordum." dedi.
Gökbay, "Dilay sen kaç yaşındasın? Bilgine göre sanki yıllardır bu işin içindesin." dedi.
Bunu sormak hiç aklıma gelmemişti.
"Ben de yirmi yaşındayım."
"Ee Yalçın başka öğrenci yok demişti, sen de bu sene element sahibi olmuşsun. Hem bu sene ölüm yok, dendi. Seni niye saymadılar?"
Sorularım devam edecekti ki Yalçın, "Alçin sakin." dedi.
"Bana bunları anlatmamıştın." dedim.
"Yalçın ile ailelerimiz gençken arkadaş olmuşlar. Yani ben doğduğumdan beri en yakın arkadaşım. Bu yüzden o buz gücünü elde ettiğinde her şeyden benim de haberim oldu." dedi Dilay.
Yalçın onun sözlerini devam ettirdi.
"Gözlemciler, Dilay'ı görür görmez onun volkan gücüne sahip olduğunu anladılar."
"Bu yüzden on yedi yaşımdan beri ders alıyorum. Gücümü nasıl kullanacağımı, ara elementler hakkında bilgiler... Bu sene volkan elementini sahiplendiğimde sanki element bulamamışım gibi ormandan çıktım. Enayi müdürler de ne olduğunu anlamadı."
"Anladım." diye mırıldandım.
"Müdürler demişken bu olayın içinde diğer müdürler de var mı? Yoksa sadece Sevilay Hanım mı?" diye sordum.
"Sadece Sevilay Hanım." dedi Yalçın.
"Şimdi senin konuna geri dönelim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneş Parlarken
FantasyHer sene yirmi yaşını dolduran gençler element ormanında kendilerini simgeleyen elementin işaretlerini bulup güç elde etmek için mücadeleye girer. Sınırlı sayıda ormanın ürettiği elementleri bitmeden bulanlar güçlerini öğrenmek için ülkenin en büy...