Bela

4.9K 364 113
                                    

Gözlerimi açtığımda şifa ocağında, hasta yatağında uzanıyordum. Hafifçe doğruldum.

Başımda dikilen Sevilay Hanım'ı görünce şaşkınlıkla geriye kaçtım.

Sevilay Hanım'ın arkasında duran Gökbay ve Oflaz'a baktım.

"Alçin değil mi?" diye soran Sevilay Hanım ile kafamı "evet" anlamında aşağı yukarı salladım.

Oflaz ve Gökbay'a döndü.

"Siz dışarı çıkın. Bizim Alçin ile özel konuşmamız gerekiyor." dedi.

"Tabii efendim."

İkisi dışarı çıkınca Sevilay Hanım, "Şifacılar vücuduna tamamen işlemiş bir güç fark etti." dedi.

"Ben de sizinle bu konu hakkında konuşmak istiyorum Sevilay Hanım. Salona gelmeden önce iki kaçığın saldırısına uğradım. Hatta biri benimle tekrar buluşmak istiyor." dedim.

Sevilay Hanım rahatlamış gibi bir nefes verdi.

"Her şeyi bana baştan sona anlatır mısın Alçincim?"

"Tabii ki Sevilay Hanım." dedim ve yaşadığım her şeyi anlatmaya başladım.

"Dediğim gibi yarın sabah sekizde benimle orada buluşmak istiyor."

"Anlıyorum. Senden tek isteğim yarın sabah sekizde orada olup onunla buluşman. Ben de askerler ile seni takip edeceğim ve o kanun dışı iş yapan adamı yakalayacağım." dedi.

"Saat onda yazılı sınav başlayacak, sorun olmaz mı?" diye sordum.

"O zamana kadar yetişirsin canım. Yazılı sınavdan sonra da yanıma gelirsen şu güç konusunda sana yardım edebilirim."

Merakla sordum.

"Bu güç tam olarak ne? Daha önce hiç duymamıştım."

"Yarın sana açıklama yapacağım. Şimdi gitmeliyim."

"Her şey için teşekkür ederim, Sevilay Hanım." dedim.

Gülümseyerek bana baktı. "Teşekküre gerek yok, canım. Yapmam gereken bu."

Tebessüm ettiğimde Sevilay Hanım, "Yarın görüşürüz. Unutmadan bu olayı kimseye anlatma." diyerek odadan çıktı.

Arkasından sadece "Görüşürüz." diye mırıldandım.

Niye kimseye anlatamıyorum?

Oflaz ve Gökbay içeri girdiğinde Gökbay, "Ne yaşamışsın lan sen?" diye sordu.

"Kapıyı mı dinlediniz?" diye sordum.

Oflaz, "Merak ettik sadece." dedi.

"Peki gücünü kullanabiliyor musun?" diye soran Gökbay'a "Hiç denemedim." dedim.

"Denesene." diyen Gökbay'ın ardından Oflaz, "Bilmediğin bir gücü kullanmasan daha iyi olabilir." dedi.

"Ucundan denesem bir şey olmaz bence." dediğimde Oflaz onaylamayarak bana baktı.

Avucunu yukarı doğru açıp odaklandığımda hiçbir şey olmadı.

"Sonuçta bizler de elementleri kullanabilmek için ders alacağız. Şimdi gücünü kullanamaman çok normal." dedi Oflaz.

"Kaç saattir uyuyorum?" diye sordum.

Gökbay, "Yaklaşık iki saattir." dedi.

"Anlıyorum." diye mırıldandım.

"Senin için çok endişelendim. Bir daha aynısını yaparsan seni öldürürüm, dememiş miydim?" diye sordu Oflaz.

Masumca sırıttım.

"Benim suçum değildi."

"Küçüklükten beri bela çekiyorsun kızım. Bir dur." diyen Oflaz'a "Olmaz." dedim.

Kapı tıktıklandığında "Annemlere haber mi verdin?" diye sordum.

Oflaz, "Olayın aslını öğrenmeden onları korkutmak istemedim. Bilmiyorlar." dediğinde gelen kim diye merak ettim.

"Gel!"

İçeri Meva, onun arkasından tatlı bir çocuk girdiğinde acaba kardeşler mi diye düşündüm.

İkisinin de yüzü benziyordu.

"Merhaba." diyen Meva'ya "Merhaba." dedim.

Meva, yanındaki çocuğu göstererek "Efkan." dedi.

"Kardeşin mi?" diye sordum.

"Yok, arkadaşım." diyen Meva'nın üzerine Efkan, "Tanıştığımız memnun oldum, Alçin. Meva benim sadece arkadaşım." dedi.

"Meva zaten demişti." diye mırıldanan Gökbay ile Efkan duymuş olmalı ki "Tekrar etmek istedim." dedi.

"Hiç arkadaş gibi görünmüyorsunuz. Daha çok..."

Meva, Gökbay'ın cümlesini utanarak böldü. "Hayır, arkadaşız."

"Peki. Bir şey demiyorum." diyen Gökbay, odadaki koltuğa oturdu.

"Sana salonda ne oldu? Çok korkuttun." dedi Meva.

"Uzun hikaye."

"Dinleyebiliriz." diyen Meva ile aklıma Sevilay Hanım'ın kimseye anlatma deyişi geldi.

"Sadece biraz hastayım. O kadar. Ciddi bir şey yok."

Güneş Parlarken Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin