Sokaklar

23 3 0
                                    

Alteris, tüm dünyada en tehlikeli Şehir-Ülkesi  olarak  bilinir

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Alteris, tüm dünyada en tehlikeli Şehir-Ülkesi  olarak  bilinir.

Tekinsiz ve tehlikeli dolu sokakları, tavan yapan suç oranı, aldığınız nefesi bile hesaplayan insanların yurdu'dur burası.

Alteris'in en pis yeri olarak bilinen yer ise Avanue sokağıdır.

Andrew de o harabe yerden çıkmış, dolaşırken bu sokaktan geçmişti.

Etrafına iyice bakındı: kimsesiz çocuklar, kavga eden insanlar, uyuşturucu satanlar, yolun ortasında sevişen insanlar.

Görüntü iğrenç olsa da, Andrew içinden hep:

" Düzenin olduğu yerde düzensizlik kaçınılmaz sanırım" diyerek düşünüyordu.

Durdu, karşısındaki şey ilgisini çekmişti.

Bir grup insan ayı kafesine benzer büyük bir kafeste birbirleri ile dövüşüyor, değerleri ise onları izliyordu.

Andrew  de biraz gözlemledi, kavgayı kazanan kişi bu işleri düzenleyen adamdan bir miktar para almıştı.

Xan enerjisi, yemek ve uyuma ihtiyacı gibi temel ihtiyaçları karşılasa da, Andrew'in Xan enerjisi normal bir Xan'dan daha düşüktür.

Karnı aç, yorgun ve bitkindi. Aklına bu dövüşte bir kaç kişiyi yenerse en azından karnını doyurabileceği aklına gelmişti.

Bir sonraki kavgaya katılmak için bu işi düzenleyen adamın yanına gitti ve onunla konuştu.

Her şey hazırdı, Andrew kafese girerek rakibini bekledi.

Onun rakibi iri yarı bir kadındı, bu tuhaftı, Andrew ilk defa bir kadınla bire bir dövüşecekti.

Zil çaldı ve kavga başladı, kadın Andrew'in üzerine atıldığı anda o ortalıktan kaybolmuş, kadının arkasına geçerek sırtına sağlam bir tekme atmıştı.

Kafesin demirlerine yapışan kadın neye uğradığını şaşırmış, toparlanmaya çabalarken.

Andrew hızlıca kadının alnına avucunun içi ile vurarak onu etkisiz hale getirmişti.

Herkesin ağzı açıktı, kavga hepi topu dört saniye sürmüştü, bu en hızlı biten kavga idi.

İnsanlar ilk defa bu kadar hızlı birini görüyorlardı, zaten Andrew şuan dünya üzerindeki en hızlı Xan'dır.

Andrew'de kafesten çıkarak, adamdan parasını almış ve Avanue sokağında ki bir restorana giderek sipariş vermişti.

Karnını doyurunca bunu kullanarak en azından cebinde bir kaç Nivron girmesi hiç yoktan iyiydi.

Avanue sokağına geri dönerek dövüşleri düzenleyen adamla anlaşma yaptılar, her kazandığı kavga başına 200 Nivron fazladan alacaktı.

Bir hafta boyunca önüne kim gelirse yeniyordu, Andrew'in teknik ve savaş becerisi inanılmazdı.

Usta Yu'nun öğrettiği tekniği de kullanarak neredeyse yenilemez bir dövüşçü olmuştu.

Xan yeteneklerinin arasında inanılmaz hızlı olması gibi yeteneklerinin olması da bu yenilmezlik yolunda büyük artı sağlıyordu.

Yine bir dövüşten çıkmıştı, izleyenler ona tezahürat ederken birisi Andrew'in gözüne takılmıştı.

Takım elbiseli ve güneş gözlüklü bu yakışıklı adam, ona gülümseyerek bakıyordu.

Kenara geçerek biraz su içti, su içerken de bu dam onun yanına gelmişti.

Adam:

" Selam evlat, adım Cade. Seninle bir iş yapmak istiyorum."

İş mi? Andrew bunu garip karşılamıştı:

" Benle ne işin olabilir?"

Cade:

" En iyi yaptığın şeyi kiralamak istiyorum."

"En iyi yaptığın şeyi" mi? Andrew düşündü, en iyi yaptığın şey neydi ki.

Gözleri birden açıldı, Andrew'in en iyi yaptığı şey, öldürmekti.

" Senle ne işim var benim git burdan" dedi Andrew.

Cade gülerek cebinden kartını çıkartarak Andrew'e uzattı:

" Pekala gidiyorum, ama sana vereceğim parayı burada ister bin yıl dövüş yine de elde edemezsin." dedi ve ordan ayrıldı.

Akşam olmuş, Andrew derme çatma bir evde ateşin yanında Cade'in verdiği kart'a bakıyordu.

Düşünmeye başladı:

" Birini öldürmek demek, onun hayallerini de çöpe atmak demek.

Ben bunu iyi yapıyorsam, iyi dövüşüyorsam bu beni üstün birisi mi yapar ki?"

Akoe araya girerek:

" Kendinle çelişmek bu kadar kolay mı Andrew?"

Andrew biraz sessiz kaldı, sonrasında:

" Çelişkinin kaynağı zaten düşünmek değil mi.

Sen yanımda olsanda kendimi çok yalnız hissetmek, her an ölecek gibi yaşamak, eskinin eskiden güzel olduğunu kabullenmek neden bana bu kadar zor geliyor anlamıyorum."

Akoe:

" Hayatta kalmak için yapman gereken şeyleri yapmalısın ki, bende seninle kalabileyim.

Sen olmadan beni çok kolay yakalalar."

Andrew düşünceli şekilde elindeli kart'a iyice baktı:

" Belki de, belki de en iyi yaptığım şeyi yapmanın zamanı gelmiştir."

Sabah olur olmaz kart'a yazan adrese giderek Cade ile görüşen Andrew, Cade'e kendi şartlarını koştu:

" İlk olarak hiç bir şekilde bi çocuk öldürmem.

İkinci olarak da bana verdiğin isimler cidden pisliğin teki olmalılar, yoksa onlara da bulaşmam."

Cade gülerek bunu kabul etti, eğer ona kendi isteği dışında isimleri verirse( çocuk vs.) gelip kendisini öldürebileceğini garantiledi.

Cade kendi tasarım ekibini çağırarak Andrew'in ölçüleri aldırmış, ona özel bir kıyafet yaptıracağını söylemişti.

Andrew işi bitince binadan çıkarak sokaklarda turlamaya başladı.

Düşünmesi gereken şeyleri yıkmak için, parktaki bir ağacın altına otutarak kafasını gök yüzüne kaldırdı.

AVCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin