Günah

13 2 0
                                    

Andrew,  Eirinin kolundan tutarak, Eiri yi daha önce onun görmediği inanılmaz hızla koşarak ilk geldikleri dağ evine getirmişti.

Andrew durdu ve Eiri de dağlılan saçlarını toplamaya başladı. Eiri Andrew'e dönerek ;

" Neden buradayız?" dedi.

Andrew de :

" Xan güçlerin var ama bunları kullanmayı bilmiyorsun,  bir başka düşman saha peşime düşecek ve yanımda kalacaksan en azından kendini korumayı bilmen gerekli" dedi.

İkili evin bahçesine geçerek,  dağılmış olan bahçeyi biraz toparladılar.

Andrew, Eiri ye " Aç mısın? " diye sordu. Eiri kafasını sallayarak onayladı.

Andrew hemen şehire gidip bir kaç yemek ile geri döndü. Eiri şaşkındı, araba ile bulundukları yerin arası bir saat olmasına rağmen Andrew,  adeta ışınlanarak hızlıca yemek bulup getirmişti.

Andrew'in getirdiği şeyler, ekmek, salam, peynir ve biraz da çilekti. İkili sandviç yaparak bahçedeki banka oturup sandviçleri yemeğe başladılar.

Eiri, Andrew'e dönerek ;

- Nasıl bu kadar hızlı olabildin?

Andrew ise ;

+ Nefes, derin bir nefes alarak oksijenin tamamını bacaklarıma aktardım ve tek atılmada bu kadar hızlandım.

- Peki,  Zenith senin kalbini çıkartıp atmıştı, bedenine geri döndüğünde nasıl hala hayattaydın?

+ Zenith"i tekrar zincirlerine sağlam şekilde vurdum, onun iyileşme gücünü ondan aldım ve artık yaralarım eskisine nazaran daha hızlı iyileşiyor.

- İçerden çıkınca, neden bu kadar sakin oldun?

+ Zenith'i yenmenin tek yolu duygusuz ve soğuk olmaktı, bende en soğuk kılıç olmak için duygularımdan vazgeçtim.

- Bu kadar soğuk biri olunca seni tanımıyorum,  sen daha çok sinirinle hareket eden ama akıllı biriydin.

+ Duygularımdan arınmayı kabul etmememin nedeni Zenith değil, ben buyum, gerçek halim bu, her zaman böyleydim, seni o yerden kurtardığında olduğum gibi.

- Evet ama o zamanda sinirin hissediliyordu, şuan durgun su gibisin.

+ Gühanlarımı unutmadım, onlardan da korktuğum yok, sadece günahlarımın vicdanı yükünden kurtuldum.

- Peki Bella? Onun Beelxar olduğunu nasıl anladın?

+ Bella, ben evden çıkarken uyuyordu, muhtemelen o zaman Beelxar onu kaçırdı ve yerine kendi kopyasını bıraktı. O yüzden ilk karşılaşmamızdan daha güçsüzdü.

Bella şuan nerde bilmiyorum ama onu bulup evine getireceğim.

- Andrew bir şey sorucağım ama lütfen yanlış anlama.

+ Neymiş.

- Sen hiç birinden hoşlandın mı?

+ Evet,  birinden hoşlanmıştım, söylemeye cesaret edememiştim,  saçmaydı.

- Peki şuan birinden hoşlanıyor musun?

+ Herkes düşmanımken kimden hoşlanmamı bekliyorsun ki.

- Ben düşmanın değilim.

+ Beelxar ın başka bi oyunu olmadığını nerden bileceğim? Hem sen kendin istedin benimle kalmayı, ben değil.

Bu ilerde düşmanım olamayacağın anlamına gelmez.

Eiri kafasını öteki tarafa çevirerek sesizce " salak" dedi.

Andrew ayağa kalkıp ;

" Hadi, işimiz var" dedi.

Eiri sesizce ;

" Sende var olan güzellikleri açığa çıkartmak için yanında kalıcam" dedi.
Andrew kafasını yavaşça çevirerek Eiriye baktı ve " Hadi" dedi.

İkili bahçede antrenman yapmaya başlamış, Andrew Eiri ye nasıl yumruk atılacağını öğretiyordu.

Biraz da ısınma hareketi yaptıktan sonra, Andrew Eiri den kendisine tüm gücü ile vurmasını istedi.

Eiri bunu pek yapmak istemese de Andrew'e tüm gücü ile yumruk atmıştı. Andrew tepki vermeden ;

"Günah, içindeki gücü kullanmak için fırsat bulunmayanların sığınabileceği bir limandır; güçlü olmak ise adaletin kudretli bir şekilde tecelli ettiği yoldur."

Dedi.

Eiri bunun ne alaka olduğunu pek anlamamıştı,  o da Andrew'e karşı ;

" Günah, güçlü olmanın sadece bir bahanesidir; asıl olay  gücü kullanmadan doğruyu bulmaktır." dedi.

Andrew Eiri ye dönerek ;

" Doğru nedir ki? Yanlışın karşılığı mı? Beyazın siyahı mı, insanın günahı mı, gerçek dedikleri yalandan ibaret olan yol mu?"

Eiri buna karşlık bir şey demeden sesizce Andrew'e uzun uzun baktı. Andrew onun gözünde bir süper kahraman gibi görünüyordu.

Lakin Andrew kendisini " Acınası pislik" olarak tanımlıyordu.

Andrew de Eiri ye dönerek bir süre göz göre bakıştılar. Eiri utanarak kafasını çevirdi.

Hava yavaş yavaş kararıyor,  şehirden uzak olan dağ evinin üstünde binlerce yıldız yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlıyordu.

Hava yavaş yavaş kararıyor,  şehirden uzak olan dağ evinin üstünde binlerce yıldız yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlıyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Andrew yere uzanıp gök yüzüne bakmaya başlamıştı. Eiri de Andrew'in yanına oturup aynı şekilde göğü izliyordu.

Andrew ;

" Binlerce yıldız, gezegen, dünya içerisinde,  bu iğrenç kaya parçasında doğduğum için çok üzülüyorum.

Sanki insanların tüm günahlarını ben  taşıyormuşum gibi geliyor,  oysa yıldızlara baksana ne kadar parlak ve güzel, aynı evrende farklı yıldızlar..."

Dedi.

Eiri sesizce Andrew'i dinledi. İkili bir süre daha yıldızları izledikten sonra eve girerek kendi odalarına gittiler ve yatmaya çalıştılar.

Andrew gözlerini kapatıp uyumaya çabaladığında,  gözünün önüne sürekli Zenith in yüzü geliyordu.

Eiri ise , Andrew'in odasından gelen seslere kalkmış ve kontrol için onun yanına gitmeye karar vermişti.

Eiri, Andrew'in kapısını tıklattı ve içeriye girdi. İçerde Andrew elleri ile yine kafasını tutuyor ve yatağının üstüne oturuyordu.

Eiri " uyuyamıyor musun" dedi. Andrew sesini çıkartmadan olduğu gibi duruyordu.

Eiri Andrew'in yanına oturdu ve onunla birlikte beklemeye başladı.

AVCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin