Ufaklık

3 1 0
                                    

Andrew geriye doğru yatarak tavana bakmaya başlamıştı. Ufak Andrew ağlıyor, bağırıyor ve ölmek istemediğini dile getiriyordu.

Andrew biraz kendinden geçmiş halde tavanı izlerken aklından;

" Bunu yapmak zorunda mıyım ki?" sorusu geçiyordu.

Uzanırken derin bir nefes aldı ve ayağa kalkarak, zincire vurulmuş olan ufak Andrew'e arkasını dönerek, hiç bir şey söylemeden geldiği kapıdan çıkarak gitti.

Ufak Andrew son kez bağırarak;

" ÖLMEK İSTEMİYORUM!! " dedi. Andrew de kapıyı örterek, , kapıya yaslandı ve biraz durduktan sonra devam etti.

Andrew'in attığı her adımda etrafına korku ve öfke kokusu yayıyordu.

Ağır ağır ilerlerken, ileride, solunda duran kapının altından gelen yoğun öfke kokusu, onun o odada olduğunu Andrew'e adeta bağırarak anlatıyordu.

Andrew'in attığı her adım onu daha ağır hale getiriyor, daha fazla sırtına yük binmiş gibi hissetmesini sağlıyordu.

En sonunda kapıya gelerek kapı kolunu tuttu, yavaşça kolu çevirerek içeriye girdi.

Oda yine karanlık ve bu sefer rutubetliydi.

Ağır ve gürültülü zincirlesin sesleri Andrew'in kulaklarını biraz rahatsız etmişti.

Işıklar açıldı ve karanlık oda birden aydınlandı. Zincire bağlı olan kişi bu sefer Zenith di.

Zenith kafasını kaldırdı, gözlerini açtı ve yorgun suratı ile Andrew'e baktı.

Tek bakışta Andrew'in bir sıkıntısı olduğunu görmüştü, yüzü hafifçe gülümsedi.

Andrew hiç bir şey demeden bekliyordu. Zenith yavaşça kıkırdandı ve ;

" Hah! Seni geri zekalı. Duygusuz olmanın iyi bir şey olacağına kanman? Cidden salaksın, senden nefret ediyorum." dedi.

Andrew sesizliğine devam etti. Zenith sinirlenerek ;

" BİR ŞEYLER SÖYLESENE ORUSPU ÇOCUĞU!!" diye bağırdı.

Andrew halen sesizdi, bu Zenith adeta zıvanadan çıksa da biraz sakinleşerek;

" Ne için geldiğini biliyorum Andrew. Açtığın yaralar halen iyileşmedi.

Yenilenme gücümü almıştın, şimdi de daha fazla nefret ve öfke için benliğimi mi alacaksın?" dedi.

Andrew sesizliğini bozarak;

" Senden sadece beni eğitmeni istiyorum." dedi.

Zenith in gözleri açıldı, dişlerini sıktı, kaşlarını çattı ve büyük bir öfke ile ;

" SEN BENİMLE DALGAMI GEÇİYORSUN UCUBE HERİF?!

SENİ EĞİTMEK Mİ?! HANGİ KONUDA? SENİN NASIL BİR ORUSPU EVLADI OLDUĞUNU ÖĞRENMEN KONUSUNDA MI?!?". Dedi

Andrew daha fazla dayanamayarak,  Zenith in yanına geldi ve onun kafasını kaldırıp elini, Zenith in kulağından içeri sokarak beynini tuttu.

Zenith hiç bir şey yapamıyordu, Andrew Zenith in beynini tutatak kulağından dışarıya çekip çıkarttı.

Zenith in bedeni saçma olsa da bir bilgisayar gibi kendini kapatmıştı.

Andrew;

" Senden güzellikle bilgi alamıyorsam, onu zorla alırım." dedi.

Zenith in beynini yere koyarak iki eli ile,  beyinin her iki lob'unu tuttu ve odaklanarak Zenith in nasıl canlılardan yüksek miktarda enerji çekebilidğini öğrenmeye çabaladı.

Andrew de belli bir miktar enerji çekebilse de bu yeterli gelmiyordu.

Savaş esnasında kullandığı
" ölümün dansı" veyahut " kanlı ay" gibi hamleleri, Andrew'in Xan enerjisinden çok fazla güç emiyordu.

Biraz odaklanıp, enerji manipilasyonu'nun nasıl yapıldığını çalıştı, ancak başaramadı.

Zenith bunu büyük ihtimal Andrew'in bedenini ele geçirdiğinde, onun güçlerini maksimum seviyede kullandığından rahat yapabiliyordu.

Andrew de bunu tahmin ederek elinde ki beyni, Zenith in kafasından içeriye geri sokarak onun canlanmasını sağladı.

Zenith sersem şekilde kendine gelmeye çalışırken, Andrew de ayağa kalkmış, bildiği tüm savaş/dövüş hareketlerini ard arda tekrarlayarak antrenman yapıyordu.

AVCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin