Aslın Yalanları

2 0 0
                                    

Karlı tepelerden esen bir rüzgar gibi, soğuk ve kuru. Kimsesiz kalan bir şehir gibi, sessiz ve boş.

Bir dağın tepesi gibi, uluyan kurtlarla dolu. Buz gibi bir yer, sessizliğin uğultusu kulak tırmalıyor du.

Andrew kafasını yavaşça kaldırdı, gözleri sanki binlerce yıldır açılmamış gibi ağrıyor, bedeni hiç olmadığı kadar sızlıyordu.

Gözlerini zar zor açmıştı, gözlerinin gördüğü şeyi beyni algılıyamıyordu.

Burnu yeni yeni koku almaya başlamış, beyni de gözlerinden gelen görüntüyü yeni işlemeye başlamıştı.

Zar zor kendine geldi, etrafını inceledi. Ellerini hareket ettirmek istedi ama zincirle bağlanmışlardı.

Demirden bir sandalyede oturuyor, beyaz saçları önüne dökülüyor, ağzından akan hafif kan yere damlıyordu.

Kulakları inanılmaz çınlasa da etrafını gözlemledi, karnalık ve rutubet, demirden duvarlarla çevrilmiş bir oda da idi.

Soğuk havayı derinlemesine içine çekerek nefes aldı. Ağzının içindeki kanayan yeri dili ile yokladıktan sonra yere tükürdü.

Kulaklarında ki çınlama geçmiş, biraz da olsun kendine gelmişti.

Bedeni titremeye başladı, bu soğuk ve üstündeki yırtık kıyafetler onu zorluyordu.

Bir anda gözünün önüne geldi: En son hatırladığı şey, Zenith'in yüzüne doğru gelen yumruğu idi.

Zenith'i hatırlayınca siniri katlanarak arttı, bir anda sinirden alev alır hale gelmiş, dişlerini sıkmaya başlamıştı.

Bi'şey fark etti: biri daha onunla birlikte o odadaydı.

Çok geçmeden birisi, onun arkasından sandalyeye elini koymuştu:

" Güneş doğalı saatler, batmasına ise an kaldı. Selamlar: Andrew."

Andrew bu sesi gayet iyi tanıyordu, bu kişi Xavier di.

Xavier, Andrew'in önüne geçerek kendini gösterdi. Andrew şaşkın şekilde:

" Sen? Sen ne yapıyorsun burda lan ?! Öldüğünü gördüm?!!"

Xavier kendisinden beklenmeyecek şekilde , inanılmaz derecede sakindi. Andrew'in gözlerinin içine baktı:

" Her şeyin sonu gelirken, keyfini çıkartmak güzel bir şey."

Andrew biraz sinirlendi:

" Ne saçmalıyorsun aptal amcık! Zenith nerde lan?!!"

Xavier aniden kahkahaya boğuldu. Andrew'in yüzündeki ifade her şeyi anlatıyordu.

Xavier gülmekten kendini kaybetmiş, adeta yerlere yatmıştı. İki dakika kadar daha güldükten sonra toparlanarak ayağa kalktı:

" Haha! Of Andrew! Efendim Zenith şuan hazırlık yapıyor, senin gibi böceklerle uğraşacak vakti yok."

Andrew anlık duraksadı. "Efendim Zenith" mi? Zenith, Xavier'i kendine köle yapmıştı.

Andrew:

" Bana bak aptal orospu evladı! Zenith gibi biri senin gibi güçlü birini nasıl kölesi yaptı bilmiyorum.

Ama şunu bil ki; burdan çıktığımda ikinizin bu evrende kaçacak yeriniz kalmayacak!

Çöz lan beni!!"

Xavier gülümseyerek karşıladı:

" Ah Andrew ah! Kimse kimsenin kölesi değil!

Efendi Zenith öyle muhteşem bi'varlık ki, adını ağzıma alırken bile titriyorum!"

AVCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin